Yani birincisi, bugün Fehim Işık, bir gazeteci olarak değil, bir siyasetçi olarak konuştu, siyasi analizler yaptı. Son yaptığı siyasi analizinde de yanlışlık var. 1990’dan sonra silahlı mücadeleden vazgeçmedi PKK. Hiç olmazsa bunu söylersek; 2004 silahlı mücadeleyi İmralı'dan başlatmasını anlayamayız. 2011’i anlayamayız. 2015’i anlayamayız. Önemli olan, yani sonuçta, silahlı-silahsız, bunlar vasıtadırlar. Bu vasıtaların, hangi stratejik amaç uğruna, kullanıldığı önemlidir.
Kürdistan'da silahlı mücadeleyi meşrulaştıracak bir tek siyasal hedef vardır: O da bağımsızlık mücadelesidir. Dünyada da silahlı mücadeleyi meşrulaştıran tek mesele, ulusal bağımsızlık mücadelesidir. Ulusal bağımsızlık hedefinden kopmuş silahlı mücadele, sonuç getirmeyeceği gibi devletlerarası platformlarda da ötelenen ihaleye gelir. Onu söyleyeyim.
İkincisi şudur: Türkiye'de de ama yani Türkiye'den çok, Kuzeybatı Kürdistan'ından bakıyoruz biz dünyaya. Genel olarak Kürdistan'dan bakıyoruz dünyaya. Çok ciddi bir kriz var. Yenilgi yıllarını yaşıyoruz. Önümüzde çok fazla seçenek yok: “Ya devrim, ya çürümedir.” Türkiye toplumu, devrimci bir alternatif çıkarırsa çıkarır; çıkarılmazsa, Türkiye toplumu çürür. Kuzeybatı Kürdistan'da bir devrimci bir alternatif üretemezsek, içine girdiğimiz çürüme süreci, daha da derinleşecektir. Çünkü bu krizi, karşıtlar çözmeye çalışıyor.
Yani Türkiye'de, egemen sınıf ve emekçiler var: Karşıt sınıflar olarak. Ya devlet çözecektir. Devlet çözerse, toplumu çürüterek çözecektir. Ya da emekçi bir alternatif çıkıp, o çözecektir.
Kürdistan'da bizimle Türkiye Egemenlik Sistemi karşı karşıyayız. Bu egemenlik sisteminin şu ya da bu siyasi partisi değil. Bu egemenlik sisteminin kendisidir, bizi ortadan kaldırmaya çalışan ve bizim mücadele ettiğimiz güç, bu egemenlik sistemidir. Bu egemenlik sistemi, ya bu arada şeyi de söyleyeyim, Türkiye'deki yapısal krizin en önemli nedeni, Kürdistan meselesidir. Türk devletinin, Türk siyasetçilerinin, seçim boyunca söyledikleri beka meselesi de şu ya da bu mesele değildir. Kürdistan meselesidir.
Kürdistan'ın devletleşmesi, Türkiye'nin sonu olacak diye düşünülüyor. Bu haksız bir korku da değildir. Yakın doğuda devletleşen Kürdistan, Türkiye'yi artık eski Türkiye olmaktan çıkaracaktır.
Onlar bu bilinçle davranıp, Kürdistan'ın tarih sahnesine çıkışını engellemeye çalışıyorlar. Biz de Kürdistan'ın tarih sahnesine çıkmasına çalışıyoruz. Bu uzlaşmaz bir çelişkidir.
Bu çelişkinin iki tarafı arasında, bir ortak akıl, bir ortak duygu, birlikte çözmek söz konusu değildir. Dünyanın hiçbir yerinde, söz konusu olmamıştır. Son yıllarda, Kürt siyasetine egemen olan; konformist, reformist anlayışların tezahürüdür, düşmanla oturup anlaşmak, uzlaşmak, ortak bir akıl bulmak.
Kürdistan'ın özgürlüğünün; aslında, Türk devletinin de işine geleceğini söylemek, işte, Kürt meselesi çözülürse, Türkiye bölgenin hatta dünyanın en güçlü devletlerinden biri olacak şeklindeki argümanlarının, bir nedeni devlet manipülasyonudur.
Öbürü de bu konformist-reformist siyaset tarzıdır. Burada noktalıyorum. Senin yüzünden iki saattir Türkçe konuşuyorum. Boğazım şişti. Her seferinde diyorsun ki: “Bir sonraki programı Kürtçe yapacağız.” Umarım bir sonraki programı Kürtçe yaparsın. Şeva we bimînin xweş, silav û daxwaza serkeftinê ji we gişa re.
Utopia TV 25-05-25