-Bugün gerek Anadolu'da, gerek Kürdistan'da, herkes seçim diyor. Yani nedir bu seçim? Halkların dediği bu seçim ne anlama geliyor? Neyi ifade ediyor? Sizce.
-Evet, çok doğru bir yerden başladınız. Tarifleri bozmak, kitleleri tarifsiz bırakmak bir yönetim metodudur. Egemen sınıflar, kitleleri yönetebilmek için, onlara kendi tariflerini dayatır ve kitleleri kendi tariflerinden yoksun bırakırlar. Maalesef özellikle, son on beş - yirmi yılda, Türkiye'de ve Kuzeybatı Kürdistan'da, egemen muhalif siyaset aklı da tariflerden uzak bir siyaset yapmaya yöneldi.
Tariflerden uzaklaşmak, aynı zamanda stratejik düşünmekten de uzaklaşmaktır. Onun için siz de izliyorsunuzdur; Kuzey Kürdistan'daki Kürt siyasi hareketler ve Türkiye'deki muhalif hareketler, stratejik bir akıldan yoksun olarak, sürekli taktik peşindedirler. Stratejik akıldan yoksun taktikleri de düzene hizmet eder. Çünkü esas önemli olan stratejik hedeflerimizdir. Taktiklerimiz bu stratejik hedeflerle uyumlu olduğu ölçüde doğrudur ve uyumlu olduğu ölçüde sonuç üretebilir.
Seçimler; adında cumhuriyet olan devletlerin, hemen tamamının kullandığı, birkaç yılda bir sandıklar kurularak, vatandaşların oylarını talep etme faaliyetidir.
Bu, aslında Cumhuriyetin tanımında da var. Cumhuriyet,devletin kurumlarının, kitleler , vatandaşlar tarafından seçilen kadrolarca yönetilme şeklidir, bir yönetim şeklidir Cumhuriyet.
Cumhuriyetin de çeşitli şekilleri var; Otokratik, aristokratik, oligarşik Cumhuriyetlerden, Demokratik Cumhuriyete kadar, bir dizi Cumhuriyet şekilleri var.
Özet olarak bunlar, devlet biçimleridir. Devlet durumlarıdır. Kapitalizme en uyumlu devlet biçiminin, Demokratik Cumhuriyet olduğu söylenir. Bunu şunun için de söylüyorum. Son yıllarda Demokratik Cumhuriyeti işte; sosyalist, devrimci bir alternatif olarak öne sürmeye, piyasaya sürmeye çalışanlar için söylüyorum: Aslında Demokratik Cumhuriyet dediğiniz, kapitalizmin ideal devlet modelidir.
Bunu da şuradan anlıyoruz: Kapitalizmin gelişmişlik düzeyine göre; işte bu formel demokrasi dediğimiz ya da Demokratik Cumhuriyet dediğimiz model, gelişmiş kapitalist ülkelerde daha oturmuş bir şekilde işler. Kapitalizm geriledikçe ya da batıdan doğuya doğru kaydıkça, daha sınırlı demokrasi modelleriyle karşı karşıya kalıyoruz.
Şimdi, bu seçimlerden beklenen, egemen sınıfların, yığınlar içinde rıza üretmesidir. Yani kendi egemenliği için, rıza üretme faaliyetidir aslında seçimler.
Bu seçimler üzerinden, egemen sınıflar, halkın kendi kendini yönettiği algısını ve sanısını oluştururlar. Hâlbuki devletin kurumları, kuruluşları, egemen sınıfın ya da egemen iktidar bloklarının tekelindedir. Bu sadece göstermelik bir algıdır. Bunun için genellikle biz buna formel demokrasi, biçimsel demokrasi diyoruz.
Birkaç yılda bir, sandık gelip, vatandaşlardan oy gelince de işte, vatandaşlar oy kullandı, birilerini seçti. Dolayısıyla bu devlet, bütün milletin devletidir ve millet tarafından yönetiliyor algısı ve sanısı oluşturuluyor. Seçimler, dünyanın her tarafında esas olarak, bu amaca hizmet eder.
Şimdi burada, Türkiye'de ve Kürdistan'da bu seçimleri, aynı tarzda değerlendirebilir miyiz?
Bu soru da genellikle sorulmuyor. Ve son yıllarda, Kürt siyaseti de herhangi bir Türk siyaseti gibi seçim zamanında, seçimlere katılıyorlar. Kitleleri sandık başına davet ediyorlar ve Kürdistan-Türkiye ayrımı yapmadan, bir tutum belirliyorlar. Bence Kürdistan'ı siyasette esas yanlış olan, esas bozulan tarif, bu tariftir.Çünkü Kürdistan halkı milleti, bu devletin cemahiri değildir. Kürdistan halkı, Türkiye Cumhuriyeti'nin cemahiri değildir. Türk devleti, Kürdistan'da işgalci ve jenosidcidir.
Türk devletinin, Kürdistan'la ilişkisini, ancak bu iki kavramla izah edebiliyoruz: İşgalci ve jenositçi bir devlettir. Dolayısıyla, Türkiye tarafında, yığınlar içinde rıza üretme aracı olan bu seçimler, Kürdistan'da, işgalciliği meşrulaştıran bir işleve sahiptir. Çünkü siz Kürdistanlıları da Türkiyeliler gibi seçim sandıklarına çağırdığınız zaman, aslında bu devletin, bütün vatandaşların ortak devleti olduğunu söylemiş oluyorsunuz. Ve Kürdistanların da bu mekanizmayla, devletin bazı arızalarını giderebildiğini, giderebileceğini önermiş oluyorsunuz.
Oysa bu devlet; varlığını, Kürdistan'ın ve Kürt milletinin yokluğu üzerine kurmuş bir devlettir Dolayısıyla, Türkiye'de ve Kürdistan'da seçimlere aynı tarzda yaklaşmak, Türk devletinin Kürdistan'daki işgalci varlığını meşrulaştırmaya, onu örtmeye hizmet eder. Bu ayrımı çok net yapmamız lazım. Özellikle Kürdistanî siyaset bakımından, bu ayrımı, çok net yapmamız lazım.
Kapitalist ülkelerde de seçimler, burjuvazinin egemenliğini örtmeye yarayan ve devleti herkesin ortak devleti gibi göstermeye yarayan, bir mekanizmadır. Ama Kürdistan'da bu, bundan farklı ve fazla olarak; Türk devletinin, Kürdistan'daki işgalci varlığını meşrulaştırmaya hizmet eder. Bu nedenle, Türk devleti ve Türk siyaseti, her seçim döneminde, Kürdistanlıların seçimlere katılmasına çok özel önem verirler. Çünkü bunu sağlayabildikleri ölçüde; işgalciliğe, rıza üretmiş sayıyorlar kendilerini. Bir ölçüde de bunda başarılı oluyorlar.
Denge Kurdistan TV Hüseyin İşli 05-02-2023
https://youtu.be/1f07w_mXqzQ