Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı bakiyesinden bir ulus ve ülke yaratma projesidir, bir projedir. Bu projenin sosyal tabanı, buna etnik tabanı da diyebiliriz. Bu coğrafyadaki allakton unsurlardır. Bunları, yani daha çok önde gözükenler olarak; Türkler, Çerkezler, İbraniler-Yahudiler olarak söyleyebiliriz. Çok uluslu ve çok ülkeli bir coğrafyadan, bir ulus ve ülke yaratmaya çalışmak, ancak otokton halkların tasfiyesiyle mümkündür. Bu da bu cumhuriyet projesinin, jenosidal karakterini gösterir.
Kuruluşundan itibaren, hatta 1919'dan itibaren, bu cumhuriyet, otokton halklara saldırmış, otokton halkların ulus ülke aidiyetlerini, ulus-ülke gerçekliklerini ortadan kaldırılmaya çalışılmıştır. Sırasıyla Rum Pontuslar, Lazlar, Ermeniler, Süryaniler, Kıldaniler bu jenosidin ilk hedefleri olmuşlardır.
Kürdistan'a dönük jenosidi ise 1920 Koçgiri’den başlatabiliriz. Çünkü aslında Rumlara, Ermenilere yapılan ne varsa, Koçgiri’de Kürtlere de aynısı yapılmıştır. Ancak, sosyal taban yetersizliğinden dolayı, 20-24 arasında, Kürtlerle sahte bir barış havası yaratılmıştır. Dolayısıyla bu projenin jenosidal olması, onun varoluşuyla ilgili bir özelliktir. Bu birinci özelliği; ikinci özelliği, bu cumhuriyetin kendisi bir darbeyle kurulmuştur.
“Türk Milli Kurtuluş Savaşı” olarak isimlendirilen 19-23 dönemi, esas itibariyle bir hükümet darbesidir. İstanbul Meclisine karşı, Ankara Meclisi eliyle yapılan bir hükümet darbesidir, aslında. Ortada bir ulusal kurtuluş savaşı falan da yoktur. Bu, yeni cumhuriyetin ilk manifestosunu belki 1918 Meclis-i Mebusan'ın son toplantısında, Felahı Vatan Grubu’nun okuduğu Misak-ı Milli bildirisine uzatabiliriz. Misak-ı Milli bildirisinden başlayıp, 1925 Kürt ayaklanması bastırıldıktan sonra, 1927'deki Nutuk’la biten bir süreçten söz ediyoruz. Burada bir ideolojik inşa var. Çünkü ulus inşası, bir ölçüde ideolojik inşa ile mümkündür. Dolayısıyla, darbecilik de Türkiye Cumhuriyeti'nin yapsa özelliklerinden biridir ve yüz yıllık Türkiye Cumhuriyeti tarihine baktığımız zaman da sık sık darbeler yapıldığını görebiliyoruz.
Şimdi bütün darbelerin ortak ideolojik argümanı ya da teması, bu cumhuriyetin bekasını korumaktır. Bu; 60 darbesinde de öyledir, 80 darbesinde de böyledir, 2015'ten şimdiye kadar süren darbeler zincirinde de beka meselesi, en ön plandaki motiftir.
Peki bu beka meselesi nedir? Bence beka meselesi şudur: Bu proje henüz gerçekleşebilmiş bir proje değildir. Kürdistan dışındaki otokton halkların tasfiye edilmesi ve Kürdistan'da da jenosidal faaliyetlerin kısmi sonuçlar vermesine rağmen, bugün de bu projenin gerçekleşmesinin önündeki temel engel, Kürdistan meselesidir. Bunu bazen terör, bazen eşkıyalık, bazen dış güçlerin parmağı olarak lanse etseler de esas bu projeyi tehdit eden, bu anlamda Türkiye Cumhuriyeti'nin bekasını tehdit eden mesele, Kürdistan meselesidir.
Şimdi bu Kürdistan meselesi de darbelerde iki şekilde ele alınıyor. Onların deyimleriyle; iç Kürtler ve dış Kürtler olarak ele alınıyor. Aslında Kürdistan’ın kuzeybatısı, iç Kürtlerden kastettikleri odur. Dış Kürtlerden kastettikleri de işte doğu, güneybatı Kürdistan’dır ve Türk devleti, Kürdistanlı siyasetçilerden çok daha fazla, Kürdistan’ı bir bütün olarak ele almıştır. Kürdistan'ın diğer parçalarında olup bitenleri, Kürtler lehine olan gelişmeleri, Kuzey Kürdistan'da oluyormuş gibi, kendi bekası için bir tehdit olarak görmüştür.
Dolayısıyla, 1960-70-80 ve son beş yıllık darbeler zincirinde, Kürdistan meselesinin, önemli bir faktör olduğunu düşünüyorum.
Darbeler gibi karmaşık siyasal olayları tek faktöre indirgemek doğru değildir. Kürdistan meselesinin dışında, başka bir kaç tane faktör daha var.
İşte devletlerarası denklem, özellikle ABD'nin müdahalesi, içeride egemen sınıflar arası çekişme, özellikle kendini bu projenin sahibi olarak gören ve eskiden sivil-asker-aydın diye nitelendirilen kesimin, devletin yönetimini bırakmamaya çalışması, 1960'lardan 70'lerden sonra Türkiye'deki sol devrimci muhalefet, bütün bunlar, bir arada bu darbenin nedenleri olarak ele alınmalıdır. Ama bizim konumuz Kürdistan meselesidir. Biz daha çok, bu darbeler silsilesinde Kürdistan’ın nerede durduğunu tartışacağız.