BEŞ’Lİ İTTİFAK ÇALIŞMASI
Nurullah Timur: Kek Fuat’tan şeye biraz daha açıklık getirmesini istiyorum. şimdi bu Kürdistan’da, beşli bir ittifak çalışması var. PAK’ın. PSK’nin, KDP’nin, TEVGER’ın ve PELKURD’ün, bu çalışma nasıl gidiyor? Kek Fuat’tan biraz o konuda bilgi almak istiyoruz.
Fuat Önen: Önce, arkadaşlar niye bu kadar çok tepki gösteriyorlar? Bilmiyorum.
Vedat Koçal: Abi, özür dilerim, sözünüzü balla kesebilirmiyim. Çok özür dilerim, Üstat, bizim programımız geleneği bu. Onu arzedeyim. Bizde gelenek böyle. Korsan bir bildiri de araya sıkıştırılmış oluyor böylece.
Fuat Önen: Yok tartışmaktan, eleştirilmekten yana hiçbir sıkıntım yok. Ben bir konuyu tartıştım. İşte PAK, PSK bunlar seçimcidir, Ankaracıdır, demedim. Ama bu partilerin, seçim siyasetlerinin, sonuç itibarıyla, buna yol açtığını söyledim.
Şimdi, arkadaşlar yani, tamam, Türkçe'm çok iyi olmayabilir ama meramımı ifade edebilecek kadar Türkçe de biliyorum. PAK, PSK, HAKPAR için söylediğim, bu partilerin de seçim stratejisi, daha doğrusu Türk devletinin, Kürdistan'daki genel seçimlerine dönük tavırlarının, böyle bir sonuca yol açtığını söyledim. Arkadaşlar eleştirileceklerse bunu eleştirsinler. İşte PAK hiçbir zaman Ankaracyım dememiş ya da PSK öyle bir şey dememiş, Ben de zaten öyle bir şey söylemedim. Tartışmayı doğru yerden sürdürürsek, bana da, o tartışan arkadaşlara da, yararı olur. Ben de o arkadaşların düşüncelerinden yararlanırım, o arkadaşlar da, isterlerse benim söylediklerimden yararlanırlar, ama, tartışmayı sen bize küfür ettin, ya ben böyle bir şey yapmadım, yani. İşte, “Sen bize Ankaracı.”dedin. Öyle bir şey de demedim.. Tartışmayı, doğru yerden sürdürün, en sert eleştirileri yöneltin bana. Buna hiç bir itirazım olmaz. Ama doğru yerden sürdürün.
Şimdi, biz; PAK’lı arkadaşlarla PSK’li arkadaşlarla da zaman zaman tartışıyoruz. Mesela, yine ÇARPEL medyadaki bir tartışmada ben, biliyorsunuz, şöyle bir iddiaya ve çağrıya sahibim: “Kürdistan'da ayrılıkçılar, ayrı bir örgüt olmalıdırlar.” Yani, “Bir parti'nin içinde, hem ayrılıkçı, hem federalist, hem otonomist, hem demokrasi isteklisi olmaz.” diye düşünüyorum.
Mesela PAK’ın sayın genel başkanı, o programda, bunun yanlış olduğunu; bunun, Kürt siyaseti bakımından, bir lüks olduğunu söyledi. Sosyolog arkadaşım, Yaşar Abdülselamoğlu da destek verdi. Şimdi, ben, bundan niye gocunayım, ya. Yani, biz bu tartışmaları yapmazsak, ittifak çalışmamız da ilişkimiz de anlamsız olur. Sonuçta biz, Kürdistan Devrimi’nin temel meselelerini, tartışmalıyız ki nerede birleştirdiğimizi, nerede ayrıldığımızı, biz de bilelim, bizi izleyenler de bilsin. Onun için, arkadaşların eleştirilerini itirazım yok. Yeter ki arkadaşlar eleştirilerini benim söylediklerim üzerinden sürdürsünler. Yani bana niyet atfedip; “Sen, bize böyle dedin?” Ya böyle bir şey demedim. Yani, kayıtlara sonradan dönüp, bakabilirler. Neyi söylediğim, neyi murat ettiğim açıktır.
Özet olarak, şunu söylüyorum; Kürdistani siyaset, Türk devletinin seçim mekanizmasını, Kürdistan'da işlevsiz hale getirmelidir. Türk parlamentosuyla ilişkilenmek, ancak Kürdistan parlamentosu üzerinden meşrudur. Biz de kendi parlamentomuzu kurarsak; bu, Defacto bir parlamento olabilir, dejure ya da yasal bir parlamento olabilir, benim bakımımdan hiç fark etmez. Şu anda görünen defacto bir parlamento kurulabileceği yönündedir. Türk devleti ile ilişki, Türk parlamentosu ile ilişki, benim bakımımdan, sadece, Kürdistan parlamentosu üzerinden olursa, Kürdistani bir siyaset tarzı olur.
Benim söylediğim, bu konuda, işte, diğer siyasi partilerden İsim vermeden söyleyeyim; diğer siyasi partilerden farklı düşündüğüm nokta budur. Bırakın farklı düşünelim; yani, tamam eleştirin ama yav Fuat Hoca niye böyle yaptın, biz, böyle bir şey demedik. Bunlardan vazgeçelim.
Nurullah Timur: Biz ne kadar istemesek de Kek Fuat, bu tür şeyler gelecek.
Fuat Önen: Bir sakıncası yok. Hepsi benim arkadaşlarım, dostlarımdır. Özel olarak da bir çoğuyla, konuştuğum, tartıştığım arkadaşlardır. Beni eleştirmenlerine, hiçbir itirazım yok. Hatta bence; beni, daha çok eleştirmelidirler. Yani beni eleştirdikleri ölçüde, ben düşünce sistematiğimi daha düzgün hale getiririm, yanlışlar varsa onları düzeltirim, bu konuda hiçbir sıkıntım yok. Şikayetim, az eleştirilmektendir. Çok eleştirilmek gibi bir şikayetim yok. Az eleştirilip, çok küfür yiyorum. Bundan şikayet ediyorum. Yani, eleştiri olmadan, yani şimdi Vedat Hoca’yı, ben her dinlediğimde, işte, Vedat Hoca’dan bir şeyler öğrenmeye çalışıyorum. Nurullah ile her konuştuğumda, ondan birşeyler öğrenmeye çalışıyorum. Sonuçta, bizde eleştiri, başkasına ok atan, bir yay gibi düşünülüyor. Aslında eleştirmek, kritik etmek, birlikte değerlendirme çabasıdır. yani şimdi burada, üç tane, en yaşlınız ben olmak üzere, üç tane genç duruyoruz. Birlikte değerlendiriyoruz. Birlikte değerlendirirken, birbirimizi eleştirirsek, yani, farklı düşünceler dile getirmektir, eleştirmek. Bu iyi olur.
Şimdi, güçbirliği çalışmasına gelince, bu sanıyorum, yani bir buçuk yılı buldu. Diyarbakır'da PAK’ın yaptığı, bir çağrı üzerine bir toplantı yapıldı. Bir zihin jimnastiği olarak isimlendirdiler, sonra arkadaşlar onu. Ondan sonra, bir toplantı daha yapıldı. Bu pandemi koşulları içinde, bu şeye taşındı, işte internet online toplantılara taşındı. Doğrusu burda tatıştığımız şudur; yani birlikte, neler yapabiliriz. Birlikte yapamayacağımız şeyler bellidir. Daha doğrusu, birlikte bir şeyler yaptığımız ölçüde, birlikte neleri yapamayacağımızı da anlıyoruz. Ama her durumda; Kürt, Kürdistani partilerin, birlikte yapacakları bir şeyler olmalı, birlikte yapacakları birçok şey olduğu, kanaatini taşıyorum, ben. Bunu tartışıyoruz. Şimdi, tartışmanın bir noktasında, bu birliği kalıcı bir güç birliğine dönüştürüp dönüştürmemek konusu, tartışıldı. Biz, kalıcı bir işbirliğinin, güçbirliğinin, bak, dikkat edin, Ulusal Birlik ya da Ulusal Cephe falan demiyorum. Bir Güç Birliği, siyasal bir Güç Birliği, işbirliğidir, tartıştığımız. Bazı arkadaşlar da bunun için, henüz erken olduğunu, söylediler. Yani şimdi kalıcı bir Güç Birliği kurduk dersek, sonra bu çözülürse, işte, umut üretip o umudu yok ederiz, falan dediler. Onun için, şu anda kalıcı bir işbirliğimiz yok. Güncel meselelerde, taraflardan herhangi birinin çağrısıyla, ortak tutum alıyoruz.
Aslında esas hedefimiz, sokaklara, meydanlara ortaklaşa çıkmaktır. Ama bir, güçsüzlüğümüzden dolayı bunu yapamıyoruz. Pandeminin de bir etkisi var, ama temel mesele, pandemi değil. Bana kalırsa, bizlerin kitleleri mobilize etme kapasitesi çok dar. Kürdistan'da, halk nezdinde temsil kabiliyetlerimiz sınırlı. Dolayısıyla, şu gücümüzle bile, sokaklara çıkmayı, meydanlara çıkmayı zorlarsak, temsil kabiliyetini de kitleleri mobilize etme kapasitemizin de artacağı kanısındayım. Onun için böyle güç birliklerinin, gerekli olduğunu düşünüyorum. Şu anda kalıcı bir iş güç birliğinden öte, böyle bir şey yok. Gelişen olaylar karşısında, zaman zaman birlikte tutum alma ekseninde seyrediyor. Bu haliyle de olumlu olduğunu düşünüyorum. Birbirimize ses iletiyoruz. Birimizden birimizin gözden kaçırdığı bir şeyi, bir başkası gündeme getirebiliyor. Örneğin partilerinden biri, Ezdi meselesinin güncel olduğunu söyleyince, toplantıya getirdiği zaman, onunla ilgili birlikte tavır alıyoruz. Bir diğer parti; kuraklıklığın, elektrik meselesinin, güncel olduğunu söyleyince onu gündemi alıp tartışıyoruz ve ortak tutum alıyoruz. Şimdilik, güncel konular karşısında ortak tutum alma şeklinde diye bir diyaloğumuz var, diyelim.
Bütün partiler de işte, bunun giderek, kalıcı, bir iş ve güç birliğine dönüşmesi gerektiğinde hemfikir. Şimdilik, farklılığın nedeni bir zamanlama meselesi olarak gözüküyor.
Nurullah Timur: Anladım.Yani, bu çalışmalar devam ediyor.
Fuat Önen: Ayda bir, her hareketin temsilcilerinin katıldığı, bir toplantı yapıyoruz. Diyarbakır'da bir komisyonumuz var. Onlar gerek görürlerse, işte, olağanüstü toplantı çağrısında da bulunanabilirler. Taraflardan herhangi biri, önemli bulduğu bir şey varsa, yine olağanüstü toplantıya çağırabilir. Yani iletişimimiz de bir sıkıntı yok. Birbirimize izleyicilerin dediği gibi bağırıp çağırmıyoruz, konuşuyoruz, tartışıyoruz, zaman zaman da birbirimizi eleştiriyoruz.