×
PKK û Desthilata li Başûrê Kurdistanê

PKK û Desthilata li Başûrê Kurdistanê
Di van şerdan de eger PKK dixwaze ber bi axa Başûr ve paşve here, divê bi hikûmeta Başûr re li hev bike û li gorî serwerîya Başûr tevbigere. Na, heke PKK serwerîya Başûr nas nake divê di qada şer de bimîne û li dijî hicûmên dewleta dagirker têbikoşe....

Mirovê Aqil: Mîthat Sancar
Fuat Önen
Mirovê Aqil: Mîthat Sancar
Di dawîya sala 2012yan de pêvajoyeke nû li Îmraliyê hat li darxistin. Çarçoweya vê pêvajoyê di peyama Ocalanî ya di Newroza 2013yan de hate destnîşan kirin. Di wê peyamê de işaretî 3 ruhan û xwişk û biratîyekê dihat kirin. Gîyanên ku dê “Kêşeya...

Du fîgurên 23-24ê Nîsanê: Mîthat Sancar û Firat Aydinkaya
Fuad Onen
Du fîgurên 23-24ê Nîsanê: Mîthat Sancar û Firat Aydinkaya
Yek ji wan (Mîthat Sancar), hewl dide ku meclîsa tirkan, dewleta tirkan, Ataturkê tirkan û ataturkçîtîya tirkan li pêş çavên me xweş bike. Yê din jî (Firat Aydinkaya), hewl dide ku kurdan li pêş çavên me reş bike,...

BANGA HELWÊSTGIRTINEKE BI RÛMET
Fuad Onen
Dewleta Tirkîyê, li sê parçeyê Kurdistanê şerekî tûnd û dagirkerane dimeşîne. Li gorî rayedarên Sîstema Serwerîya Tirk, ev şer ji bo wan mijara bekayê (mayin-nemayinê) ye. Her çend rayedar û berdevkên vê sîstemê vî şerî weke li dijî terorê bi nav bik...

DIVÊ KURD YEKÎTÎ Û SERXWEBÛNA KURDISTANÊ JI XWE RE BIKIN MIJARA MAN Û NEMANÊ
Fuad Onen
DIVÊ KURD YEKÎTÎ Û SERXWEBÛNA KURDISTANÊ JI XWE RE BIKIN MIJARA MAN Û NEMANÊ
Diplomasî, sîyaseta nazenîn e. Ji bo diplomasîyeke baş, berî her tiştî siyasteke baş, yekgirtî û Kurdistanî pêwîst e. Li başûrê welatê me mixabin siyaseteke bi vî rengî ne serdest e. Parlamana me heye, hikumeteke me heye lê siyaseteke serxwebûnxwaz û...

Dewleta Tirkan nikare bi serê xwe li Qendîl ê operasyoneke leşkeri bimeşîne
Fuad Onen
Dewleta Tirkan nikare bi serê xwe li Qendîl ê operasyoneke leşkeri bimeşîne
Qendîl rêzeçîya ye û di sêkoşeya başûr, bakur û rojhilatê Kurdistanê de dimîne. Dagirkirina wê derê ne ew çend hêsan e. TC çima di vê deme de qala dagirkirina Qendîlê dike? Li Tirkîyê hilbijartin heye, argumenta her du bereyên dagirker (Cumhur û Mill...

HILBIJARTINA TIRKAN, HDP Û HELWESTA HIN PARTÎYÊN KURDAN
Fuad Onen
HILBIJARTINA TIRKAN, HDP Û HELWESTA HIN PARTÎYÊN KURDAN
Em nabêjin ku hilbijartina Tirkan me aleqedar nake, em dibêjin ku ev hilbijartina dewleteke dagirker e, hebûna dewleta Tirkan li Kurdistanê ne rewa ye, ev dewlet bi hemû dam û dezgehên xwe dagirker e û divê ev dewlet ji bakur-rojavayê Kurdistanê derk...

HILBIJARTINÊN DEWLETÊN DAGIRKER Û HELWESTA KURDAN
Fuad Onen
HILBIJARTINÊN DEWLETÊN DAGIRKER Û HELWESTA KURDAN
Ne xwezayî ye ku sîyasetmedarên Kurdan wek yên Tirkan bipeyivin, nakokîyên di nav sîyaseta Tirkan de mezin bikin û di nav sîyaseta Tirkan de ji xwe re li cîyekî bigerin. Divê sîyasetmedarên Kurdistanê zanibin ku ev ne hilbijartina me ye, ev hilbijart...

TÊKÇÛNA ŞERÊ CEBHEYA KERKÛKÊ
Fuad Onen
TÊKÇÛNA ŞERÊ CEBHEYA KERKÛKÊ
Şerê li cebheya Kerkûkê rû da, bersîva dewletên dagirker û parêzerên sistemê ye. Di vê cebheyê de em têkçûn. Berpirsê vê têkçûyinê yê yekem Serok Barzanî ye. Ev bêyî ku em hûrgilîyên şerê cebheya Kerkûkê bizanibin wisa ye. Serokatî ne ciyê gazindan c...

YEKÎTÎYA KURDAN Û YA PARTÎYÊN KURDAN JI HEV CUDA NE
Fuad Onen
YEKÎTÎYA KURDAN Û YA PARTÎYÊN KURDAN JI HEV CUDA NE
Di nav tevgerên rizgarîya neteweyî de kesî bi qasî tevgera rizgarîya neteweyî ya Kurdan nîqaşên teorîk nekiri ye. Em di nivîsarên Ho Shi Min, Amilcar Cabral, Mahatma Ghandi, Fidel Castro û yên wekî wan de tûşî nîqaşên teorîk li ser netewe an netewepe...

Page 1 of 5First   Previous   [1]  2  3  4  5  Next   Last   
19

Mehmet Salih Batırhan:Kürdistan’daki tüm siyasal partilerin ‘Kürdistan’ın bağımsızlığı’ için mücadele içinde olmaları gerektiğini söylüyorsunuz. Ortadoğuda yaşanan gelişmeleri ve Kürd partileri arasındaki ilişkileri değerlendirecek olursak Kürdlerin bu süreçte bunu gerçekleştirebileceğini söyleyebilir miyiz?

Fuat Önen: Kürdistan meselesi parçalanmış bir ulus-ülke meselesidir. Birinci Dünya Savaşı sonrası kurulan dünya düzeni ve bu düzenin dayandırıldığı dünya devletler sisteminde Kürd ulusuna yer verilmemesinin sonucudur. Bu sorunun kalıcı çözümünün de Bağımsız-Birleşik Kürdistan olduğunu söylüyorum. Bu stratejik bir hedeftir ve Kürdistani partilerin programları bu hedefe odaklanmalıdır. Bunun bir çırpıda ve hiç bir ara aşamadan geçmeden gerçekleşebilir olduğunu söylemiyorum. Güney Kürdistan ve Batı Kürdistan’daki gelişmeleri(federasyon,kanton) bu ara aşamalara örnek sayabiliriz. Kalıcı değil,geçici çözümler olduğunun bilincinde olmalıyız. Kürdistan’ın Güneyinde ve batısında savaş yeni bir şekile bürünmüştür. Artık partizan mücadelesi aşamasında değiliz, partizan mücadelesinin(peşmerge,gerilla savaşı) yanında topraklarımızı savunmak durumundayız. Günümüz dünyasında toprakları savunmanın yegane siyasal biçimi devletleşmektir. En basit şekli ile söylersek devletleşmeden savaş uçaklarına sahip olunamıyor ve devletlerarası hava yolunuz olamıyor. Savaş uçaklarınca saldırıya uğradığınızda bunlara karşı kendinizi koruyacak savunma sistemlerine sahip olamıyorsunuz. Şengal’den Kobani’ye kadar yaşadığımız felaketin esas nedeni devletleşememektir. Bu saldırı karşısında işgalci devletler dahil dünyadaki her devletten silah istemek durumunda kalmamızın nedeni de budur. Kürdistani siyaset kendisi devletleşmek yerine, işgalci devletleri Kürdlerin de devleti olmaya dönüştürmek sevdasından vazgeçmelidir. Bu hem işgalci devletlerin varoluş tarzlarına (ontolojilerine), aykırıdır hem de Kürdistanın parçalanmışlığını kalıcı hale getirmek çabasıdır. Bu nedenle kalıcı bir çözüm için Bağımsız Kürdistan hedefinin Kürdistani siyaset açısından en gerçekçi hedef olduğunu düşünüyorum. Dünyanın en uzun süren ulusal kurtuluş mücadelesinin aktörleri ve varisleri olacak olan Kürdistani partiler bu tarih bilinci ile siyaset yapmalıdırlar.



Sorunuza Güney Kürdista üzerinden cevap vermem gerekirse, yapılması gereken şudur:

Güney Kürdistan’daki bütün siyasi partiler olağan üstü kongrelerini toplayarak programlarını Bağımsız Kürdistan talebi ile yenilemeli ve Güney Kürdistan Hükümeti ve Başkanlığına bu talebi gerçekleştirmek içinçağrıda bulunmalıdırlar. Bağımsızlığı istemek ile bağımsızlığı elde etmek aynı şey değildir. Elde etmek zorlu bir mücadele gerektirir ve sadece bize bağlı değildir. Dünyadaki, bölgedeki güç dengelerine, işgalcilerin işgali sürdürebilme kapasitelerine de bağlıdır. Partilerimizin böyle bir çağrısı bölge hükümeti ve başkanlığının elini güçlendirir, bağımsızlık talebimizin arkasında güçlü bir halk desteği olduğunu gösterir. Bunun yerine partilerimiz hala “Süleymaniye Eyaleti” ya da “Şengal Kantonundan” söz ederlerse, bağımsızlık talebimizi zayıflatır, işgalci devletlerin manevra sahasını genişletir ve işgalci devletlerin Güney Kürdistan’da siyasi operasyonlar yapabilmesine hizmet eder. Kuşkusuz Bağımsız Kürdistan’ın idari rejimi içinde kanton,özerklik ya da eyalet sistemini tartışmak son derece normaldir.

Mehmet Salih Batırhan: Güney Kürdistan Bölge Hükümeti’ni İŞİD saldırıları öncesinde Arap mültecilere ‘merhamet’ etmekle eleştirdiniz. İŞİD saldırıları öncesinde Kürdistan Bölge Hükümeti nasıl bir önlem alabilirdi? Ayrıca Kürdistan Bölge Hükümeti şu anda bir bağımsızlık sürecinde iki yıl içerisinde bağımsızlığın ilan edilmesini bekliyor musunuz?

Fuat Önen: Bir yanlış anlaşılma söz konusudur. Sorunun merhamet olduğunu söylemedim. Arap mültecilerden ziyade Şengal’deki arap aşiretlerinden söz ettim. Musul’un DAİŞ tarafından ele geçirilmesinden sonra Irak ordusunun çekildiği yerlere Peşmerge güçleri yerleşti. Bölgedeki arap aşiretleri de Başkan Barzani ile görüşerek bağlılık bildirdiler. Ve bu silahlı arap aşiretleri DAİŞ’in Şengal işgali sırasında DAİŞ yanında saf tutup Êzidi köylerinde katliamlar yaptılar. Burada sorun şudur: Devletin bir çok tanımı yapılabilir,devlet olmanın bir önemli özelliği de silah ve silahlı güçler üzerinde tekel sahibi olmasıdır. Güney Kürdistan Hükümetinin devlet aklı ile ve devlet gibi davranarak bu aşiretleri silahsızlandırması ve bölgedeki tüm silahlı güçleri kontrol etmesi gerekirdi. Mülteciler için ise Kürdistanlı olmayan mültecilerin yerleşim birimlerinin dışında misafir edilmeleri bir güvenlik önlemi olarak düşünülebilirdi.

Daha önemlisi DAİŞ’in Şengal işgali sırasında ortaya çıkan zaaflardır. İşgalin önceden kestirilmemesi, gerekli önlemlerin alınmaması gibi konular soruşturulmalıdır. Hükümetin, Bölge Başkanının siyasi sorumluluğu Türkiye ve Koalisyon Devletleri bağlamında irdelenmelidir. Bir meclis Komisyonu marifeti ile gerçekler açığa çıkarılmalı, perşmerge bakanlığının, bölgedeki peşmerge komutanlarının, parti müfettişlerinin sorumlulukları muhasebe edilmelidir.

2 ay, 2yıl ya da 10 yıl sonra gerçekleşecek olması değildir meselemiz. Güney Kürdistan’ın siyasi aktörlerinin böyle bir irade gösterip götermeyecekleridir sorunumuz. Bölgede 5 büyük partimizce oluşturulan bir ulusal hükümetimiz var ancak ne bu hükümetimizin bir ulusal programı ne de bu hükümetimizce belirlenmiş bir ulusal siyasetimiz var. Güneyde ortaya çıkan her ciddi sorun karşısında hükümetimiz bir ulusal duruş sergilememekte, partilerimiz kendi parti çıkarları ile siyasal duruş sergilemektedirler. Bu hükümetimizin bir Türkiye, İran, Suriye, Irak politikası yoktur. Hükümetimizin milli bir iktisat politikası da yoktur, petrol politikası da yoktur. Hükümetimizin ulusal ordu, ulusal asayiş gücü, ulusal eğitim politikası da yürürlükte değildir. Partilerimizin biri diğerini dışlayan parti politikaları vardır. Güney Kürdistan’da temel sorunumuz budur ve bu durum diğer parçalardaki ulusal mücadeleyi de olumsuz etkilemektedir. Bu sorun aşıldığı ölçüde bağımsızlık ilanında bulunabiliriz. Bu sorunla beraber değil.

Mehmet Salih Batırhan: Ayrıca bildiğiniz üzere şu anda Kürdistan Bölge Yönetimi’nde ‘Başkanlık krizi’ var. Kürdistan’ın dört bir tarafından yazar ve siyasetçiler Ortadoğu’da yaşanan gelişmeleri ve Kürdistan’ın geçtiği süreci değerlendirerek Mesud Barzani’nin devam etmesi gerektiğini açıkladılar. Bu süreçte Mesud Barzani’in devam etmesi Kürdistan için neyi ifade eder?

Fuat Önen: Takvim sıkışıktır ve Güney Kürdistan’ın yasal olarak başkansız kalma tehlikesi vardır. Bu nedenle önümüzdeki 2 yılda da Mesud Barzani’nin başkan kalması makuldur. Ancak geride bıraktığımız 8 yıllık dönem boyunca Güney Kürdistan’da ciddi ilerlemeler sağlansa bile temel meselelerimizin hala çözülemediğini göz önünde tutarsak bunun Başkan Barzani’nin başarılı bir başkanlık yürüttüğü anlamına gelmediğini de belirtmek gerekir.

Güneyli kardeşlerimiz arabayı atın önüne koymaktadırlar. Ne tür bir devlet (federal,konfederal,bağımsız) sorusunu atlayarak,nasıl bir devlet rejimi (parlamanter sistem, başkanlık sistemi) gerektiğini tartışıyorlar. Meclisimiz Bağımsızlık hedefinde anlaşmalı ve bunu deklare etmelidir. Rejim tartışmaları da bu eksende sürdürülmelidir. Devletin idari rejimi kuruluşundaki güç dengelerince belirlenir. . Güneydeki bu parçalı siyasi tabloda parlamanter sistem daha makul gözükmektedir.

Hükümeti oluşturan bütün partilerimiz Kürdistan’ın bağımsızlığı için önemli partilerdir. 40 yıllık YNK önemlidir. YNK, Talabani sonrası oluşan yönetim krizini aşarak ve bağımsızlık bayrağını yüksekte tutarak bu öneminin hakkını verebilir. Goran önemlidir ve peşmerge bakanlığının bu harekette olması bir şanstır. Parçalı peşmerge yapısına son verip ulusal bir ordu kurmak da en başta Goran’ın sorumluluğundadır. Ulusal bir ordu kurmak için ulusal bir devlet hedefine sahip olmak gerektiği açıktır. Yekgırtû ve Komel’in hükümette yer alması önemlidir, dindarların yer almadığı bir hareketin bağımsızlığı sağlaması zordur. Güney Kürdistan’ın bağımsızlığı Başkan Barzani’nin ya da KDP’nin bağımsızlığı değildir, Ülkemizin %16 sının bağımsızlığıdır. Bütün partilerimizin bu bilinç ile davranması ve bağımsızlık bayrağını birlikte yükseltmeleri dileğimizdir.

Mehmet Salih Batırhan: 2013’ten bu yana PKK Lideri Abdullah Öcalan MİT- Kandil ve HDP arasına gerçekleşen ve kamuoyu tarafından “çözüm süreci” olarak adlandırılan görüşmelere “müzakere süreci”dediniz. Son 3 yılda yaşanan gelişmelere bakacak olursak, Öcalan ile yapılan görüşmeler neden sona erdi? Devlet neden tekrardan PKK mevzilerini bombalamaya başladı? HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’a ve HDP milletvekilerine açılan soruşturmalar ile HDP’nin meşruiyeti tartışılmasının sebepleri nelerdir?

Fuat Önen: Burada da bir yanlış anlaşılma söz konusudur. Tam tersine ben 2013 yılında yeniden işletilen İmralı sürecinin bir müzakere süreci olmadığını söyledim. Bir müzakereden söz etmek için iki serbest tarafın olması gerektiğini, İmralı’da ise serbest olan tarafın sadece devlet olduğunu söyledim. Kaldı ki daha sonra Öcalan da bir müzakereden söz edilemeyeceğini, şimdiye kadar ki süreçte kendisine enstrüman olarak yaklaşıldığını, bunu anladığını ama artık müzakere sürecine geçilmesi gerektiğini söyledi. Şu anda PKK-HDP cephesinin talebi de müzakere sürecine geçilmesi yönündedir. Dolayısı ile bana göre ortada bir müzakere süreci de “barış süreci” de yoktur. Böyle süreçlerden söz edebilmek için tarafların biribirini tanımaları ön koşuldur. Türkiye devleti hala Kuzey Kürdistan’ın varlığını, Kürd halkının ulus ülke gerçekliğini tanımamaktadır. İmralı’da sürdürlen Öcalan-MİT görüşmelerinin sona erdiği doğru değildir. Devlet yöneticileri de HDP yöneticileri de bu görüşmelerin sürdüğünü belirtmektedirler. Askıya alınan İmralı’da yapılan HDP heyetinin görüşmeleridir.

Bölgemizde devam eden Üçüncü Dünya savaşı kaygan bir zeminde sürmekte, bazı ittifaklar bozulmakta yeni ittifaklar oluşmaktadır. 2013te başlayan son İmralı süreci Öcalan üzerinden PKK’yi kontrol etme, entegrasyon sürecini hızlandırma ve TC sınırları dışında da (özellikle Suriye’de) PKK ile birlikte iş yapma amacına dönüktü. Bölge Başkanımızın da içinde olduğu bu süreçten beklenen PKK’nin Esad karşıtı cepheye çekilmesi Türkiye’de silahlı güç ve faaliyetlere son vermesi idi. “Çanakkale ruhu”, “Eşme ruhu” vaazları bu amaca dönüktü.TC’nin Suriye politikası da, son İmralı süreci de çökmüştür. Güney Kürdistan’ın bağımsızlığı gündemde iken, Girêspî’nin düşmesinden sonra Cerablus’un da düşürülerek Batı Kürdistan’ın toprak birliğinin sağlanması gündemleşirken TC bir manevra ile koalisyon devletlerine katıldı, incirlik ve diğer imkanlarını koalisyonun(ABD’nin) hizmetine sundu. DAİŞ’e savaş ilan etti ancak savaş uçakları Güney Kürdistan’a yöneldi.Suriye’de Esada karşı Eşme ruhu ile birlikte savaş planı çökmüş, TC uçakları Kobani üzerinden alçak uçuşlara başlamış, Cerablus’ta güvenlikli bölge inşasına yönelmiştir. Bombardımanın hedefleri Güney Kürdistan’ın bağımsızlığını engellemek, Batı Kürdistan’ın toprak birliğini engellemek ve Kuzey Kürdistan’da direniş odaklarını pasifize etmek olarak sıralayabiliriz. Henüz topyekün bir savaş kararından söz edemeyiz. Şimdilik güç gösterisi ve tehdit ile amaca ulaşmak hedeflenmektedir. Topyekün savaş da ihtimal harici değildir.

 HDP’nin meşruiyeti Kürdistani siyaset açısından tartışmalıdır. 1968-78 döneminde ayrı-birlikte örgütlenme tartışması tüketilmiş ve Kürdistanlı sosyalistler ayrı örgütlenmede karar kılmışlardır. 40 yıl sonra yeniden birlikte örgütlenme projesi olarak HDP bir entegrasyon projesidir. Hükümet tarafından yasallığının tartışılması ise taktik bir saldırıdır. HDP içindeki direnişçi damarı pasifize etmeye dönüktür. Bunun İmralı-Kandil-Legal alan ilişkilerini devlet kontrolü altına almak gibi bir amacı da olabilir.

Mehmet Salih Batırhan: Kuzey’de Türkiye ile Kürdler arasında yaşanan diyaloğun temel sebebinin Güney Kürdistan’da yaşadıkları statülü durum olduğunu belirtiyorsunuz. Yani PKK yöneticilerinin “Biz devlet istemiyoruz.” Açıklamalarının halk tarafından bir karşılığı yok mu? Kürdlerin devlet olma talepleri nasıl engelleniyor?

Fuat Önen: Bu konuda söylediğim şudur:



“İzady’nin rakamlarına göre Güney Kürdistan Kürdistan’ın %16sını, Batı Kürdistan %8ini oluştururken Kuzey Kürdistan %42sini oluşturmaktadır. Bir ülkenin %16’sını oluşturan parçasında bağımsızlık, %8’ini oluşturan parçasında da Kanton-Otonomi tartışılıyor ve üstelik bu iki parçanın birleşmesi parçayı yönetenlerin iradesinden bağımsız olarak da olsa kendisini dayatıyorsa,%42’ nin işgalcisi, işgali eskisi gibi sürdüremeyeceğini anlar ve uykuları kaçar...



Kuzey Kürdistan’da “barış süreci” yoktur. Türkiye’nin 22 yıllık bir restorasyon süreci var ve başarısızdır. 16 yıllık bir İmralı süreci var bu da başarısızlığa mahkûmdur. Bu 16 yıllık İmralı sürecinin ilk 4 ve son 6 yılı Öcalan üzerinden PKK’yi kontrol altında tutmak ve Kuzey Kürdistan’ı Türkiye’ye entegre etmek amacına dönüktür. TC önündeki 20-25 yılın kendisi için öneminin farkındadır. Kürdistan’ın diğer parçalarındaki gelişmelerin sınırdan sızmasını önlemek telaşı içindedir. Bu 20-25 yıllık süreçte siyasi kalkışmayı engelleyebilirse, sistemin entegrasyonalist gücü ile sınırlarının doğusunda Kürdistan olsa da Kuzey Kürdistan’ı Doğu ve Güney Doğu Anadolu olarak mas edebileceğinin hesabı içindedir.”



“Biz devlet istemiyoruz” açıklamalarının halk içinde ve özellikle orta sınıflar, siyaset sınıfı ve okumuşlarımız arasında bir karşılığı olduğu muhakkaktır. Son 20 yılda Kuzey’de TC’nin oluşturduğu entegrasyon mekanizmaları güçlüdür. TC’nin Kürd siyaseti içinde de güçlü olduğunu biliyoruz. Devletleşme karşıtı söylemlerin karşılık bulmasının bunun gibi bir çok nedeni sıralanabilinir. Buna ayrıntılı bir yanıt bu roportajın sınırlarını aşar.



Mehmet Salih Batırhan: PKK’nin ilan ettiği ateşkes kararını eleştiren Kuzey Kürdistan’daki Kürd siyasal partileri, PKK’nin ateşi bozma kararına da tepki göstermelerini ve çatışmayı bitirme çağrılarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Fuat Önen: Savaş siyasetin zor araçları ile sürdürülmesidir. Bu anlamda silah siyasetin eklentisidir. Ateşkes veya ateşkesi bozma kendi başına değerlendirilecek işler değildir. Bunun arkasındaki siyasettir değerlendirilecek olan. Kuzeyde Öcalan’ın dillendirdiği “silahlı mücadele miadını doldurmuştur” sloganı kısa sürede PKK dışı siyasi çevrelerde de benimsendi ve bu slogan yanlıştır. Ülkesinde yüz binlerce işgal askeri bulunan bir ülkenin siyasetçilerinin söyleyebileceği söz değildir. Çünkü işgal altında olmak zatensavaş durumuna maruz kalmış olmaktır. İşgal yoğun bir şidettir ve silahla sürdürülür. Bunusöylemek sürekli savaş çağrısında bulunmak değildir. Silahlı mücadele siyasi mücadelenin tek biçimi değildir. Zamana zemine göre öne çıkan ya da geride kalan bir araçtır. Ben 2013te eğer PKK bu dönemde silahlı mücadeleyi doğru görmüyorsa kongresini toplayıp böyle bir karar alması gerektiğini söyledim. Ancak bunun Kürd,Kürdistan meselesinin çözümü olamıyacağını söyledim. İmralı sürec inin böyle yansıtılmasının yanlış olduğunu söyledim. Silahlı mücadeleye hedefleri açısından bakılmalıdır. Kürdistan’da silahlı mücadeleyi meşru kılacak yegane hedef devletleşme hedefidir. Türkiye’nin demokratizasyonu hedefi ile Kuzey Kürdistan’da silahlı mücadele yanlıştır. Silahlı mücadelenin hedefi işgalin sonlandırılması olmalıdır.

Mehmet Salih Batırhan: Öte yandan Kuzey Kürdistan’dan Güney Kürdistan Bölge Başkanı Mesud Barzani’ye ve PDK’ye karşı geliştirilen saldırı ve eleştirilerin Kuzey’de yaşanan başarısızlıklardan kaynaklandığı şeklinde yorumlanmaktadır. Bu saldırıların temel sebebini neye bağlıyorsunuz?

Fuat Önen: Bu mesele böyle sığ yorumlarla anlaşılamayacak kadar ciddidir. Bu konuda PKK’nin yekpare davrandığı da söylenemez. Örneğin Batı Kürdistan’da şehit düşen 13 gerillanın cenazelerinin Kuzey’e getirilebilmesi konusunda Başkan Barzani’ye teşekkür edenler de küfür edenler de aynı çevredendirler. Yine Başkan Barzani’nin İmralı sürecinde Öcalan ile aynı safta olduğu da kendi beyanı ile sabittir. PDK ve Barzani karşıtlığında YNK’ın bir bölümünün PKK medyası ile benzer tavra sahip olduğunu da biliyoruz. Kısaca 3 altbaşlıkta nedenleri sıralamaya çalışacağım.

1-Kürdistan’da merkezi iktidar talebi zayıf,alt-iktidar talebi güçlüdür. İç çatışmaların ulusal kurtuluş mücadelesinin önüne geçmesinin en temel nedeni bu alt-iktidar tutkusudur. 40 yıl süren YNK-PDK çatışmasının da, YNK-PKK, PDK-PKK ve diğer iç çatışmalrın en önemli nedeni merkezi iktidar talebinde bulunmayıp alt-iktidar için içerde savaşmaktır. Bunun Yakın-Doğu’da olmak ile ilgisi ayrı bir tartışma konusudur.

2-Bir yerine 4 devletçe işgal edilmek ve yönetilmek bu devletlerin içimizdeki manevra sahasını genişletmiştir. Merkezi iktidar talebinden yoksunluk işgalci devletler ile aradaki köprüleri atmayı engelleyen bir faktördür. İşgalci devletlerle kurulan köprüler iç çatışmalarımıza yol olmuştur. Bir kısım PKK medyasında insaf,ahlak ölçülerini aşan saldırılarının işgalci devletlerin istihbarat örgütlerinden bağımsız olmadığı anlaşılmıştır.

3-Ortak ulusal siyasal hedeflerden yoksunluk, dar partici,dar parçacı anlayışlar parçaların içinde de parçalar arasında da siyasi çatışmaları kızıştırmaktadır. PDK’nin Güney Kürdistan’ın bağımsızlığını Türkiye üzerinden tasarlaması bu anlamda ciddi bir hatadır.

Mehmet Salih Batırhan: Rojava’daki TEV-DEM ve ENKS arasinda yaşanan siyasi krizi ENKS üyelerine yönelik yapılan gözaltıları değerlendirecek olursak Rojava’da Kürdleri nasıl bir siyasi gelecek bekliyor?

Fuat Önen: ENKS suriye ve Batı Kürdistan sürecini yanlış okumuştur. Silahsız Suriye muhalefetinin başarılı olacağını varsaymış, silahlı mücadeleye karşı çıkarak bölgeyi PYD-YPG’ye adeta terketmiştir. Sizesavaş dayatılmış ise ve bütün taraflar silahlı ve savaşçı ise savaştan kaçınmaya çalışmak intihardır. Şimdi Güney Kürdistan’da 4-5 bin silahlı peşmergesi olduğunu söylemekte ve dönüp savaşmak istemektedir. Bu haklı bir taleptir ve PYD-YPG buna engel olmamalıdır. PYD-YPG ve aslında PKK kürdistan’ın hiç bir parçasında merkezi iktidar talebinde bulunmamakta, merkezi iktidarın altında bölgesel alt-iktidar talebinde bulunmaktadır. Bu talebin adı bazen özerklik,bazen kanton bazen de demokratizasyon olmaktadır. Bu alt-iktidarını da hiçbir Kürd tarafı ile paylaşmak istememektedir. Bu nedenle Kobani’de Burkan el Fırat, Afrin’de ÖSO’ya bağlı gruplar, Cizre’de rejim güçleri ile hatta Lübnan Hizbullahı ile ittifakta sakınca görmeyenler diğer Kürd güçleri ile ittifaktan kaçınmaktadırlar. Bu tutum dillerinden düşmeyen demokratik sözcüğünün Kürdleri kapsamadığı, Araplar, Acemler ve Türkler için üretildiğini gösterir.










 

Posted in: tirki

Comments

There are currently no comments, be the first to post one!

Post Comment

Name (required)

Email (required)

Website

BİR AHLAKSIZ TEKLİF: EŞİT VATANDAŞLIK
Fuat Önen
BİR AHLAKSIZ TEKLİF: EŞİT VATANDAŞLIK
Îşgalciler bize al vatandaşlığı ver vatanını diyorlar. Demirtaşın kürtler daha ne yapsın size vatanlarını verdiler sözünü bu çerçevede anlamak lazım. Bu işgalciliğe tesllim olmak anlamındadır. 100 yıllık bu işgalci proje zaman zaman eşit vatandaşlık,...

KOLEKTİF LİDERLİKTE, LİDER OLMAMALI MI?
Fuat Önen
KOLEKTİF LİDERLİKTE, LİDER OLMAMALI MI?
Bizim klasik literatürümüzde, üstte dava vardır, bu davayı gerçekleştirmek için, örgüte ihtiyaç vardır. Örgüt ikinci sıradadır. Bu örgütü yönetmek, sürdürmek için kadrolara ihtiyaç vardır. Bu kadrolar arasında biri, bu işe daha yeteneklidir. Dolayısı...

BİREY – TOPLUM İLİŞKİSİ ve KOLEKTİF ÖNDERLİK MESELESİ
Fuat Önen
BİREY – TOPLUM İLİŞKİSİ ve KOLEKTİF ÖNDERLİK MESELESİ
Kuzey Suriye, Batı Kürdistan değildir. Kuzey Suriye, Sünni-Arap coğrafyasıdır ve bizim güneyimizdedir. Batı Kürdistan’ın güneyindedir ama Suriye’nin kuzeyidir. Önce orda teritoryal meselenin açıklığa kavuşturulması lazım. PYNK ile ENKS&rs...

ULUSAL BAĞIMSIZLIK STRATEJİSİ ve DEMOKRASİ
Fuat Önen
ULUSAL BAĞIMSIZLIK STRATEJİSİ ve DEMOKRASİ
Devlet, Kürdistan için Kürdistanlıların birlikte yaşama hukukunun cisimleşmesi anlamına geliyor. Devlet Kürdistan için, Kürt toplumunun normalleşmesi anlamına geliyor. Biz anormal bir toplumuz. Bu anlamda birçoğumuzun kişiliği hastalıklı, çünkü çocuk...

NİYE BAĞIMSIZLIKÇILIK, NİYE AYRILIKÇILIK?
Fuat Önen
NİYE BAĞIMSIZLIKÇILIK, NİYE AYRILIKÇILIK?
Şimdi siyasal temsiliyet nasıl olacaktır?  Bakın dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir işgalci güç, hiçbir sömürgeci, hiçbir emperyalist durduk yerde senin siyasal temsiliyetini kabul etmez. Sen bunu kabul ettireceksin. Kürdistanî siyaset bunu kabul e...

GÜÇ BİRLİĞİ ve GÜÇ BİRLİĞİ’NİN GÜNEY KÜRDİSTAN’DAKİ TEMASLARI
Fuat Önen
GÜÇ BİRLİĞİ ve GÜÇ BİRLİĞİ’NİN GÜNEY KÜRDİSTAN’DAKİ TEMASLARI
Siyaset bir temas meselesidir, eğer Batı Kürdistan ile ilgili bir girişimde bulunacaksak, önce Batı Kürdistanlılarla temas edelim. Böyle bir öneride bulundum ve dedim ki Batı Kürdistan’da 42-43 parti var. 15 tanesi ENKS’de, 25 tanesi PYNK...

AYRILIKÇILIK, BAĞIMSIZLIKÇILIK - KÜRDİSTANİ SİYASET TARZI
Fuat Önen
AYRILIKÇILIK, BAĞIMSIZLIKÇILIK - KÜRDİSTANİ SİYASET TARZI
Yani kısaca şunu söyleyeyim, halk savaşı işte kırlardan kentlere gerilla mücadelesi, güneydeki peşmerge savaşı da budur. Şimdi bu bir köy toplumu gerektirir. Eğer sizin köylü nüfusunuz, %75’ten %25’e düşmüşse, siz hangi toplumsal realitey...

AYRILIKÇILIK VE BAĞIMSIZLIKÇILIK
Fuat Önen
AYRILIKÇILIK VE BAĞIMSIZLIKÇILIK
Bu yüzyıllık dönem içinde, bu devlet hiçbir zaman Kürdistan meselesinin eşit haklılık, adalet üzerinden çözümlemek için hiçbir projeye sahip olmamıştır. Yapılanların hepsi, işgalciliği yeni formlarda sürdürme çabasıdır. Bugün eğer “Kürtler vard...

Türk Devlet Başkanı "kürt sorunu yoktur" demiş.
Fuat Önen
Türk Devlet Başkanı "kürt sorunu yoktur" demiş.
Türk Devlet Başkanı "kürt sorunu yoktur" demiş. Sosyal medyada buna dönük tepkiler yoğunlaştı. Kürt sorunu vardır diyen arkadaşlar bu açıklamaya kızmışlar. Dikkat edilirse kızgın arkadarkadaşların çoğu 2005 yılında Erdoğanın "kurt soru...

Kürt siyasetinde egemen siyaset tarzı
Fuat Önen
Kürt siyasetinde egemen siyaset tarzı
Kürdistan da bağımsızlıkçılık görünür değildir. Kuzey Batı Kürdistan’da da bu böyledir, Kürdistan’ın diğer parçalarında da bu böyledir. Yalnız şuna dikkat etmenizi isteyeceğim, son bir-iki yılda özellikle Orta Güney Kürdistan’da cid...

Page 1 of 9First   Previous   [1]  2  3  4  5  6  7  8  9  Next   Last   
123movies