58 gün önce 72 savaş uçağı ile Efrini işgal operasyonunu başlattınız. Savaş uçaklarınıza tanklarınız, toplarınız, savaş helikopterleriniz, İHA’larınız, SİHA’larınız,termal kameralarınız eşlik etti.
Binlerce komandonuz, JÖH’ünüz, PÖH’ünüz, askerlerinizle saldırdınız. ÖSO çetelerini mayın eşeği olarak öne sürdünüz. Rusya hava sahasını açarak, lojistik destek ve istihbarat desteği sağladı size. ABD, Efrin benim operasyon bölgem değil deyip size yol verdiği gibi, alttan alta da size destek verdi,
BM, AB sizi durdurmak için ciddi bir çaba harcamadı. Arkanıza aldığınız bu dünya desteği ve yüksek ateş gücüne sahip ordunuzla Batı Kürdistan’ın küçük, şirin bir ilçesine çullandınız. Ve 58 gün sonra bu küçük ilçenin kent merkezine bayrağınızı asıp, zafer naraları atıyorsunuz. Her gün Efrin’in yiğit gençlerinden öldürdüğünüzü söylediğiniz abartılı sayılarla övündünüz ve bütün bir millet öldürdüğünüz gençlerimizin sayısı arttıkça daha büyük bir şehvetle ölümü alkışladınız.
Efrin’e astığınız bayrak işgalin sembolüdür.
D:bakır’da,Hakkari’de,Başika’da,Cerablusta olduğu gibi. İşgal insanlığa karşı işlenen suçlardandır. Hedefiniz Efrinin demografyasını bozup Efrini Kürdistan toprağı olmaktan çıkarmaktır ve bu da insanlığa karşı işlenmiş suçlardandır,etnik temizliktir, jenosiddir. Dünyada Kürdistan’da işgalci devletlerin işlediği suçları yargılayacak bir devletlerarası kurum, devlet ya da cemaat yoktur. Rahat olunuz.
Ama bildiğiniz ve 600 yıldır yaşadığınız bir gerçek var. Korkularınızın sebebi, rüyalarınızdaki kabustur bu. Sizin BEKA sorunumuz dediğiniz şeydir bu. KÜRT HALKININ ULUS-ÜLKE HAKİKATİdir bu. Kürtler kendi coğrafyalarının otokton halkıdırlar. Kürtlerin Ulus-ülke hakikatini ortadan kaldıramayacaksınız.
Sizlerden ve emperyal efendilerinizden bir şikayetimiz yok. İşgalcisiniz, sömürgecisiniz, jenosidçisiniz. Yaptıklarınız tabiatınız gereğidir.
Şikayetimiz siyaset sınıfımızadır. Güney Kürdistan’da muhteşem bir referandum zaferinden sonraki süreci yönetemeyen siyaset sınıfımızdaki kriz ortadadır. Kuzey Kürdistan’daki siyaset sınıfımız Kerkük, Efrin olaylarında yönetim becerisinden yoksun olduğunu göstermiş bu anlamda iflas etmiştir. Her üç parçada Kürdistan halkının siyaset sınıfımıza açtığı kredi, verdiği destek devlet aklıyla örgütlendirilip hedefe yönlendirilememiştir. İşgalci devletlerle demokratik ilişki arayıp, Kürdistan’da kendi dşındaki Kürtlerle demokratik ilişki kurmayı aklına getirmeyen batı’daki siyaset sınıfımız yenilgideki sorumluluğunu görmelidir.
Yazıyı uzatamayacak kadar utanç içindeyim. Kuzey, Güney ve Batı Kürdistandaki siyasi partilerimizin ve siyaset sınıfımızın bir yönetim krizi yaşadıkları açıktır (İşgalci devletlerle ilişkiler,devlet aklıyla düşünmemek, devletleşme hedefiyle ulusal birlik kuramamak, düşmanın içimizdeki elini kesememek vs hepsi buna dahildir).
Bağımsız Birleşik Kürdistan’ın, Kürdistanlıların kaderi olduğuna olan inancımı yazıyorum.
Kerkuk viran olurken, Efrin talan olurken meydanlara çıkamamanın, kitle mobilizasyonunu sağlayamamanın verdiği utancımı yazıyorum