Türk güvenlikgüçlerinin tutumu ve Türk Egemenlik Sistemi
Çalışma Grubumuzun Urfa toplantısına hoş geldiniz. Toplantıyı hazırlayan,katılan arkadaşlara teşekkür ederek başlıyorum. Doğrusu bugünkü toplantıdakonuşmayı düşünmüyordum, arkadaşları dinlemek istiyordum. Ancak birkaç noktadadüşüncelerimi paylaşmak ihtiyacı duydum. Birinci nokta Türk güvenlik güçlerinintutumuna ilişkindir. Van’da kaymakam, D.Bakır’da valilik talimatıylatoplantılarımızı kamerayla kaydeden emniyet güçleri, Urfa’da mahkeme kararıylaarama yapma, kamerayla kayıt yapma yetkisiyle salonda bulunuyorlar. Türkegemenlik sisteminin Grubumuza dönük bu kanunsuz edimleri hakkındasöyleyeceklerimi kendilerinin de anlaması için Türkçe söyleyeceğim.
Birincisi, Türkegemenlik sisteminin (TES) ülkemizdeki varlığı gayri-meşrudur. Kürt halkı kenditopraklarında kendi kendisini yönetme hak ve yeteneğine sahiptir. Bu hakkıngaspına dayalı TES’nin ülkemizdeki varlığı haksız ve gayri-meşrudur.
İkincisi kapalı salontoplantılarının polisçe izlenip kamerayla kaydedilmesi mer’i Türk kanunlarınagöre de kanunsuzdur. Emniyet güçlerinin toplantımızı izleyip kameraylakaydetmeleri kendi yasalarına da aykırıdır ve caydırma, tehdit amaçlıdır. Bunukabul edilemez buluyor ve şiddetle protesto ediyorum.
Üçüncüsü ve dahaönemlisi şudur: Mahkeme kararını okudum. Grubumuzdan söz ederken ‘sözdeKürd Ulusal Demokratik Çalışma Grubu’ diyor. Buradaki ‘sözde’ kelimesiGrubumuzun adındaki Kürd sözcüğü için kullanılmıştır. TES’nin temsilcileri,ideologları Kürd ve Kürdistan sözcüğünü gördükleri her yerde başına ‘sözde’sözcüğünü de eklemektedirler. ‘Sözde Kürd ulusu’, ‘sözde Kürdistan’, ‘sözdeKürd devleti’, ‘sözde Kürd bayrağı’ vs. İnkar ve imha sistemi olan TES Kürdeait ne varsa her şeyi yapay göstermekte ve sözde sözcüğüyle aşağılamaktadır.Buna isyan etmeliyiz, isyan ediyorum. Kürde ait ne varsa hepsini yapaygösterip, sözde sözcüğüyle aşağılayanların kendileri, kavramları, sistemleri nekadar sahihtir, ne kadar gerçektir?
“Sözde” Türk KurtuluşSavaşı ve Kürtler
Sonda söylenecekleribaşta söyleyeyim: Kürdlerin ulus, ülke, devlet, bayrak gerçekliklerini ‘sözde’sözcüğüyle aşağılamaya çalışanlar kendi yapaylıklarını, kendi ‘sözde’liklerinigizlemeye çalışıyorlar.
Hepimiz öğrencilikyıllarımızda ‘Türk Kurtuluş Savaşı’ hikayelerini okuduk. Gerçekte bu coğrafyadaTürk kurtuluş savaşı var mıdır? Böyle bir savaş yoktur arkadaşlarım. Bu sözdekurtuluş savaşıdır. Birinci Dünya savaşı bir yönüyle merkezi-feodalimparatorlukların çöküş savaşıdır. Bu savaştan sonra Avusturya-Macaristanİmparatorluğu, Alman İmparatorluğu, Rus İmparatorluğu da çökmüştür. Dünyada hiçkimse imparatorlukları ayakta tutma savaşına kurtuluş savaşı dememiştir,Türkler hariç! 1914-18 savaşı da 1919-23 savaşı da kurtuluş savaşı değildir.1914-18’de Osmanlı imparatorluğu paylaşım savaşına katılmış ve yenilerekçözülmüştür. 1919-23 savaşı da Osmanlı’dan kalan devleti ayakta tutma, yeniuluslar arası sisteme uyarlama ve içerde iktidar savaşıdır. Yine bu savaşKürdistan’ı parçalayıp uluslarası sistemle uyum içinde devletsiz, siyasistatüsüz bırakıp yönetme savaşıdır. Hiçbir biçimde kurtuluş savaşı değildir,Kürdlere dönük ulusal imha savaşıdır.
Peki bu savaştan sonrakurulan devlet bir ulus-devlet midir? Değildir arkadaşlarım. Bu devletinegemenlik sınırları içinde birden fazla ulus yaşamaktadır ve bunlardan Kürdulusu her türlü ulusal-demokratik haklarından yoksun bırakılmış, inkar ve imhaedilmek istenmiştir. Söz konusu devlet biz kürdler bakımından sözdeulus-devlettir. Gerçekte sömürgeci, inkarcı, imhacı bir devlettir.
Türkiye’detanımlandığı şekliyle Türk ulusu gerçek bir ulus mudur? Değildir arkadaşlarım.Osmanlı’dan devralınan devlet ulus-devlet olarak tarif edilmiş, 1923’lerde budevlete temel olacak bir Türk ulusu olmadığı için de Osmanlı bakiyesinden birulus yaratılmaya çalışılmıştır. Kürd ulus gerçeğinin imhasını esas alan birprojeyle de böyle bir ulusun varlığından söz edilmektedir. Sözü edilen ulussözde bir ulustur, sahih (gerçek) değildir. TC coğrafyasında kendi topraklarındaçoğunluk oluşturan, tarihi, otantik bu anlamda sahih tek ulus Kürd ulusudur. Bugerçekliği reddeden her türlü yapı, kurum, teori, kavram sözdedir. Buyapaylıkların, ‘sözde’liklerin sahipleri tarafından Kürde ait her şeyin ‘sözde’kavramıyla aşağılanmaya çalışılması isyan ettiricidir, isyanımı dilegetiriyorum.
Ala Rengin
Yine de izinverirseniz bu sözde ulusal kurtuluş savaşının sözde kurtuluş şairlerindenbirinden bir dize okuyacağım. “Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprakeğer uğrunda ölen varsa vatandır”. Sabahattin başkanın hümanist refleksleitiraz edeceğini biliyorum. Kuşkusuz hiçbirimiz kan ve ölümden söz etmektenzevk almıyor, sorunların kansız, ölümsüz çözümünü istiyoruz. Ancak yukarıdakidizenin geçmiş yüzyıldaki ulusal kurtuluş mücadelelerinin gerçeğini dilegetirdiğini de kabul etmeliyiz. Siyasal mücadele niyetler, dilekler üzerindendeğil gerçekler üzerinden verilir. Burada sorum şudur: Yeryüzünde kenditopraklarında özgürce dalgalanmak için Ala Rengin kadar uğruna kan dökülmüş birbaşka bayrak varmıdır? Benim bildiğim kadarıyla yoktur arkadaşlarım. Yine benimbilgilerime göre dünyada hiçbir toprak uğruna, vatan kabul edilmesi için Kürdtoprağı kadar vatan evladını feda etmemiştir. Her parçada uğruna on binlercevatan evladını feda ettiğimiz halde, Kürdistan vatanımız olarak kabuledilmemekte, Ala Rengin topraklarımızda özgürce dalgalanmamaktadır. Ve sözdeulusal kurtuluşçular, sözde ulus-devletçiler tarafından ‘sözde’ sözcüğüyleaşağılanmaya çalışılmaktadır, isyanım bunadır.
Güney Kürdistan mı,Kuzey Irak mı?
Son yıllarda ülkemizingüneyinde devletleşme yolunda ciddi adımlar atılmıştır. Güney Kürdistan’da AlaRengin nisbetten özgürce dalgalanmaya, Saddam'ın bile Kürdistan olarak kabulettiği, ancak TC'nin Kürdistan dememek için Kuzey Irak diye adlandırdığı bubölge Kürdistan bölgesi olarak tanımlanıp kabul görmeye başlamıştır. Bu, herparçadaki Kürdlerin kazanımı ve hepimizin sevincidir. Demin konuşan CelalMelik’in Kürdlük, yurtseverlik adına burayı hala Kuzey Irak olarak nitelemesiesef vericidir, kendisini şiddetle kınıyorum. Orası Kuzey Irak ya da Irak’ınkuzeyi değil, Kürdistan’ın güneyi Orta-Güney Kürdistan’dır. Sömürgecilerin bileKürdistan bölgesi demeye başladıkları, böyle demek zorunda kaldıkları günümüzdeKuzey Irak adlandırmasında ısrar etmek, bilinçli Kürd düşmanlığı değilse, budemokratik cumhuriyetçi arkadaşımızın dalaletidir.
Ala Rengin’indalgalanmasına “provakasyon” demek, gaflettir
Yine bu arkadaşÇalışma Grubumuzu da kastederek Kuzey Kürdistan’da bağımsızlık, federasyonistemek provokasyondur, bu provokatif istekler yüzünden bizim demokratiktaleplere dayalı mücadelemiz sekteye uğramaktadır’ demiştir. Bu gaflettir!Çalışma grubunun istekleri açıktır. Programımız herkesin anlayabileceği kadaraçık ve sadedir. Dünyada her ulusa hak sayılan hak talebinde bulunuyoruz: Kürdhalkı kendi topraklarında kendi geleceğini kendisi belirlemelidir. Kürdhalkının ulus ve ülke gerçeği kabul edilmelidir, Kürdlerin kendi topraklarındadevletleşme hakkına saygı gösterilmelidir. Kürdler bölgenin en eski, otantikhalklarındandır, ülkelerinde özgürce yaşamalıdırlar, Ala Rengin bu topraklardaserbestçe dalgalanmalıdır. Çalışma Grubunun talepleri ve programı budur. Bunuprovokasyon saymak gaflettir.
Mehmet Ağar’a “sayın”,Kürtlere provakatör, hain, ajan diyenler…
Diğer taraftan Türkdevleti, Genelkurmayı, siyasi partileri söz konusu olduğunda demokrasi,uzlaşma, diyalog sözcüklerini ağızlarından düşürmeyen, binlerce Kürdün, kendiinsanlarının katlinden sorumlu Mehmet Ağar’a bile sayın diye hitap edip,diyalogdan söz eden bu çevrenin, kendileri gibi düşünmeyen Kürd çevrelerine,provokatör, hain, ajan sözcükleriyle saldırmaları kabul edilemezdir,yurtseverce değildir. Bu tutumu şiddetle kınıyorum. Kem söz sahibine aittir.Aynı arkadaşın “kitle nerdeyse orda olmak lazım, federasyon, bağımsızlıkisteyenler marjinal gruplardır” şeklindeki yaklaşımı da yanlıştır. Doğrununölçütü kitleler değildir. Diğer taraftan bu arkadaşlar neyle güçlendiklerini deunutmuş görünüyorlar. Onlar Türkiyelilik siyasetiyle güçlenmediler. Kürdistanisiyasetle güçlendiler ve şimdi bu gücü Türkiyelileşmeye payanda ediyorlar. Bu,kürdleri siyasetten asimile etmektir. Bu, kürdleri düzene entegre etmeçabasıdır. Bu çevre yanlış yerde duran, yanlış yolda yürüyen kardeşlerimizdir.Türkiyelilik yanlış yerdir, üniter devlet savunusu, ulusal sorunu dil,kültür,genel af derekesine indirgemek yanlış yoldur. Bize dönük tüm saldırganlıklarınarağmen bu çevreyle ilgili şu düşüncemi tekrarlıyorum: Onlarkardeşlerimizdirler; son 25 yılda Türk egemenlik sisteminin zulmüne bizden dahafazla maruz kalmış, özgürlük mücadelemizin yükünü taşımış, onun için ağırbedeller ödemişlerdir. Buradan tekrar çağrıda bulunuyorum gelin Kürdistanizeminde ulusal özgürlük mücadelemizi birlikte verelim.
Çalışma Grubu, Kürdhalkının kendi ülkesinde devletleşmesini savunuyor
Çalışma Grubununprogramı yukarıda belirttiğim gibi açık ve basittir. Kürd halkının kendiülkesinde devletleşmesini savunuyoruz. Ulusal özgürlük hedefi tek bir sınıfın,çevrenin, ideolojik grubun kendi başına gerçekleştirebileceği bir iş değildir.Bunun için ulusal güçlerin birliğini savunuyoruz. Ulusal temsil örgütüyaratmayı hedefliyoruz. Bunun nasıl gerçekleşeceği elde ne olduğuyla ilgilidir.Kısa kısa şu düşünceleri tekrarlıyorum. Kuzey Kürdistan örgütler mezarlığıdır.1975 lerde peş peşe ortaya çıkan Kürd siyasi örgütleri mücadeleninihtiyaçlarına yanıt olamadıkları için çözülmüşlerdir.
Ayakta kalıp temsilgücüne de sahip olan ise Türkiyelilik tercihiyle mücadeleyi siyaseten asimileetme yolundadır. Mevcut grup, çevre, örgüt yapılarımız, bağımsız siyasişahsiyetlerimiz organize olmaktan, ulusal temsil örgütü yaratmaktan uzaktırlar.Mevcut örgütsel yapıları, eski örgüt bakiyelerinden oluşturulmaya çalışılansiyasi çevreleri, kendi içlerinde ve çevrelerinde organize olmaktan uzakşahsiyetleri temel alarak ulusal temsil örgütü yaratamayız.
Mevcut yapıları verialarak onların koordinasyonunu esas alan bir örgüt modelinin ihtiyaçlarımızacevap veremeyeceğini düşünüyorum. Yeni birleşik bir ulusal harekete ihtiyacımızvar. Birbirimizin ideolojik kimliklerine, siyasi, örgütsel aidiyetlerinesaygılı kalarak ama kürdistani devrimciler olarak yeni bir hareket oluşturmayaçalışmalıyız. Burada sağlayacağımız irade birliğiyle ulusal temsil örgütüyaratmayı hedeflemeliyiz. Kendi geriliklerimizi, örgütsüzlüğümüzü hareketedayatmamalı, birleşik hareketin aidiyetini esas alarak birlikte dönüşmeli,birlikte mücadele etmeliyiz.
Bu bilinçle üçüncügenel toplantıda program ve tüzüğümüzü yetkinleştirmeliyiz. Ulusal kongreoluşturmayı hedef olarak ilan eden bir örgütlülük oluşturmalı ve mevcut bütünyurtsever grup, parti ve çevreleri birlikte davranmaya çağırmalıyız. Tüzüğümüzbu nedenle kurumsal ve kişisel üyeliklere açık olmalıdır. Birleşik hareketinaidiyetiyle doğrudan örgütlenmeyi esas almalı, halkımıza ulusal birlik çağrısıyapmalıyız.
Hepinizi farklırenklerden, farklı seslerden oluşan birleşik ulusal hareketi yaratmak içinmücadeleye davet ediyor, dikkatleriniz için teşekkür ediyorum...
Urfa toplantisi 24 aralik 2006