Ahmet Kahraman posted on October 03, 2017 15:48
Erbil Kürt yönetimi, referandumun ertesi günü, bağımsızlık ilan etme niyetlerinin bulunmadığını, geleceği planlayıp yeniden düzenlemek çin, Bağdat ile görüşmeye hazır olduklarını açıkladılar.
Ancak, Erbil’in, “bağımsızlık reddiyesi" ve diyalog çağrısı boşlukta kaldı. Bağdat, seslerini duymadı.
Çünkü, Kürt kanında şenlik konusunda, bölgenin hızlısı olan Erdoğan, aradığı fırsatı yakalamış, kanlı senaryolar geliştirmek üzere, harekete geçmiş, bir elinde şantaj ve ötekinde tuzak düzenekleri, hepsini bir arada şangırdata şangırdata, Tahran ile Bağdat arasında “fiskos" ağları döşemeye başlamıştı.
Barzaniler dostluk ve ailevi ilişki ilmikleri diyeceksiniz!..
İyi ama kim için? Kasımpaşa raconunda dostluk ve din kardeşlik, yutmaya teşne olanlar için, oltaya takılmış yemdi. Hile ve hurda başarının sırı, atı çalanın, Üsküdar menzilini aşmasıydı.
Arlanıp utanma mı? Geçin onları. Karın doyuran kavramlar değildi, bunlar.
Nitekim, Libyalı Kaddafi “kardeş" zokkasını yutmuş, Erdoğan’ı iki yanağından öpüp boynuna altın zincirli madalya asmıştı. Ancak, aradan daha bir ay geçmeden, Erdoğan’ın askerleri, canını almak üzere, kapısına dayanmışlardı.
Suriye Devlet Başkanı Esad, ev ziyaretleri yaptığı “kardeş"ti. Fakat kardeş, bir sabah uyandığında, adı bile kendisi değil “Eset"ti. Türk markalı silahlarla donatılmış, kara giyitli katiller kapısındaydı. Recep Erdoğan’ın da, Ankara’daki cami çıkışında, gelecek Cuma namazını Şam’da kılma raconları kesiyordu.
Iraklılar da, din kardeşiydi. Sonra, bir gün ortadan kaybolan Cumhurbaşkan yardımcısı Haşimi, ertesi gün İstanbul’da IŞİD’in alt yapısını düzenlemekle meşgulken görüldü. Kara fistanlıların hücumu, törensellikle insan kesemlerin altında, harabe mezarlığa dönüşmüş bir ülke…
Ermeniler, aniden dost oldular. Birlikte futbol maçları bile seyredildi. Hrant Dink öldürülmeden bir süre öncesine, sıkça televizyon ekranlarındaydı. Türklerin diye yutturulan müzik parçaları bile, Ermeni aslına dönmüşken, ebedi düşmanlığa ricat…
Mısır da kardeş liderdi. Kardeşlik ayağına yatıp ha babam karıştırıcılık üzere Müslüman Kardeşler terörünü iktidara taşıma yatırımları. Fas’ta gece sefası gösterileri…
Rusya ile domates güzellemesi yapılıyordu. Domatese karşılık, atom silahının alt yapısı kuruluyordu.
Onların da uçağını füzeleyip pilotunu katlettiler. Sonra yalama, yaltaklanma ile dostluğu satın alma işine girdiler.
Kürt düşmanlığı üzerinden, İran’a sövgüleri geri aldılar.
Bütün bunar olurken, Güneyli Kürt liderler, punduna getirince böğürlerine hançer saplayabileceklerini hiç düşünmeden, onlara gönüllerini açıyor, petrollerini sunuyorlardı. “Yapmayın, bunlara güvenenlerin hali ortada" uyarısında bulunanlar Kürt düşmanı oluverdiler.
Ta ki Suriye’nin, Irak, Mısır ve Libya’nın başına gelenler kapılarına dayanana kadar…
Bugün, o gündür işte. Dost görünüşlü petrol vurguncuları, bugün etrafı da düşmanlıkta örgütleyen fitne yuvası, can almaya hazırlanan cellat.
Kürtler söz konusu ise eğer, tarihsel uzlaşmazlıklar ayrıntıdır, bugün. Recep Erdoğan’ın başı çekmesiyle İran ve Irak’ın da dahil olduğu ittifak kuruldu, yürüyor. Orduları, can alma, ülkeyi yıkım ve yakmak için, sınır boylarında ortak manevralar yapıyorlar.
Hedef, Güney’in bütün kazanımları. Amaç, 1990’lar öncesine dönüş…
Irakılar, bu hayallerine erişmek için, Erdoğan’ın ülkelerini karıştırma ve işgal hamleleri de unutuldu.
Oysa, Irak Başbakanı Haydar Ebadi, daha kısa bir süre önce, “Başika’dan askerlerinizi çekin" deyince, Erdoğan öfkeyle sesini yükseltmiş, “sen kimsin?" sorusuyla onu azarlayıp aşağılamıştı:
“Haddini bil. Sen benim seviyemde değilsin!"
Bu diyalogdan sonra ilişkileri büsbütün kesilmişti. Ancak, maganda ağzıyla birbirine “lan" diye seslenen, referandumdan sonra, yeni sövgü zamanına kadar, aniden “dost ve kardeş" oldular.
Kürdistan, dört bir yandan kuşatma altındaydı. Hedef, Güneydeki bütün kazanımlara el koymak, Kürt adının da olmadığı eski terör düzenine dönüştü. Bu amaçla, Türkler ve Iraklar, iki haftadan beri, sınırda, bu amaçla işgal manevraları yapıyorlardı. Dünya ise kör ve dilsiz.
Rusya Cumhurbaşkanı Putin‘in Erdoğan’ın yiyip içmekle meşgulken Türk ordusu Güney’in, Barzan bölgesine havadan indirme yapıyor ve Gerilla güçleri tarafından darbeleniyorlardı.
Bölge Kan kokuyordu.