"Eğer Kürdistan parlamentosu yoksa Türklerin kurdukları sandıklara gidip oy vermek Kürtlere haramdır."
Rûdaw
Hêvîdar Zana
Fuat Onen
H.Z: Yeşil Sol Parti'nin programında, daha iyi anlaşılması için HDP'nin de programı diyelim, “Biz Türkiye milletleri içerisinde Kürtlerin de temsilciyiz deniyor”. Sizce HDP'nin programı Kürtleri temsil etmek için yeterli midir?
Fuat Onen: Öncelikle HDP Kürt milletini temsil etmiyor, böyle bir iddiaları da yok. HDP diyor ki: Biz bir Türkiye partisiyiz, bir Kürt veya Kürdistan partisi değiliz. İkincisi, Yeşil Sol Parti HDP'nin seçimlere girebilmesi için bir şemsiye partidir. Bütün bu sürecin esası Emek ve Özgürlük İttifakı'dır. Emek ve Özgürlük İttifakı, HDP ve 5 küçük Türkiyeli sol partiden oluşan bir ittifak. HDP'nin kendisi de partiler koalisyonudur. HDP'nin içinde de 4 Türkiyeli sol parti bulunmaktadır.
Yani, bu ittifak (Emek ve Özgürlük İttifakı) içinde toplamda 9 Türkiyeli parti seçimlere dahil oluyor. Fakat bu partilerin hiçbirisi de Kürtleri temsil etmiyor. Zaten asıl tehlikeli olan da 30 milyon Kürdün seçimlerde ve siyasette temsil edilmiyor olmasıdır.
Kürtlerin %40'ı oyunu HDP/PKK çizgisine vermektedir; fakat o çizginin kendisi bir Kürt partisi olmadığını, bir Türkiye partisi olduğunu söylemektedir.
H.Z: Kürtlerin temsilinin HDP'nin içinde mümkün olmadığını söylüyorsunuz. Peki Kek Fuat HDP'ye oy veren 6 milyon Kürdün böyle bir temsiliyet istediğini varsayamaz mıyız? İstekleri bu olamaz mı?
Fuat Onen: HDP'ye oy veren insanlar HDP'yi bir Kürt partisi olarak görüyorlar. Fakat HDP zihniyeti ve HDP yönetiminin zihniyeti bir Türkiye partisi olduklarını ve sadece birtakım reform talepleri olduğunu söylüyor. HDP, gövdesi Kürt fakat başı Türkiyeli olan bir partidir.
Zaten asıl çelişki de buradadır: 6 milyon Kürdün oyunu alıyorlar fakat Türkiyeli bir siyaset yürütüyorlar. Bir örnek vereyim: HDP'nin 67 parlamenteri var ve bunların 26'sı Kürt'tür. HDP'nin 41 parlamenteri ise Kürt değildir. Peki her cümlesine "demokratik" sözüyle başlayan HDP Kürtlere, "Parlamenterlerimizin %60'ı Kürt değil fakat yine de oyunuzu istiyoruz" diyebilmiş midir?
HDP'lilerin sözlerinin ve yaptıklarının birbirleriyle hiçbir alakası yoktur ve tutarsızdır. Herhangi bir demokratik tavra sahip olduklarını söylemek güçtür. HDP, Türkiyeli bir zihniyetle Kürtleri Türkiye'ye doğru çekmek ve onları Türkiye'ye entegre ederek asimilasyonu sürdürmek istiyor.
Bir partinin Kürtlerin temsilcisiyim demesi için Kürt milletinin taleplerini dillendirmesi ve bu milletin temsilcisi olduğunu kabul etmesi gerekir. HDP ne açıkça Kürt milletinin temsilcisi olduğunu kabul ediyor ne de Kürt milletinin taleplerini dile getiriyor.
Programlarında (seçim bildirgelerinde de) "Demokratik Ulusun İnşası"ndan söz ediyorlar. Bu şekilde Türkiye vatandaşlarından bir millet yaratmak istiyorlar. Bütün işgalci Türk partileri "Tek devlet, tek millet, tek ülke" derken HDP de "Demokratik-tek devlet, demokratik-tek millet ve demokratik-tek ülke" diyor.
Peki acaba HDP Diyarbakır'daki taraftarlarını toplayıp onlara Türkiye'de tek milletin mi yoksa Kürt milletinin de içinde olduğu birden çok milletin mi olduğunu sorsa ne cevap alır? HDP'nin bunu önce kendi taraftarlarına sorması gerekir. Demokratik Ulus'la Türkiye vatandaşlarından bir ulus yaratmaya çalışıyorlar ve burada da Kürt ulusunun varlığını inkar ediyorlar.
Yeşil Sol Parti'nin programı bir açıdan Alman Yeşillerinin programına benzerken bir yandan da Türkiye'nin işgalciliğini meşrulaştırıyor. Ha Tayyip Erdoğan "tek millet" dedi ha Mithat Sancar. Üstelik sorarsanız Tayyip Erdoğan ve Kemal Kılıçdaroğlu da kendi ülkelerinin ve milletlerinin demokratik olduğunu söyleyecektir.
Bu zihniyetle, Kürtleri Türkiye ulusunun bir parçası yapan bir zihniyetle Kürtler temsil edilebilir mi? Edilemez.
H.Z: Peki sayın Önen, size göre çözüm nedir? Kürtlerin ne yapması gerekmektedir? Sandığa gitmemeleri çözüm müdür?
Fuat Onen: Türkiye'de iki seçim vardır. Biri başkanlık ötekisi de parlamento için. Türkiye'deki sisteme göre seçilen devlet başkanı kendisine bir hükümet kurmaktadır. Ne HDP ne de Yeşil Sol devlet başkanlığına talip değildir, yani yönetmeye talip değildirler. Peki, eğer yönetmeye talip değilsen, devletin yönetilmesinin ortaklığına talip değilsen, programında belirttiğin talepleri ne şekilde yerine getireceksin?
Baştan bu yana bu tavırları Kürdistanî çizginin dışındadır. Peki Kürt milleti ne yapmalıdır? Şimdi eğer bu seçim parlamentonun oluşması içindir, bizim de milli bir parlamentomuz yok. Kürdistan'da bir milli bir parlamentomuz olsaydı, biz de seçimlere katılacaktık, kendi parlamentomuzu oluşturacaktık. Bu nedenle Kürdistan'da bir parlamento varolana dek, Kürtlerin Türk seçimleri için sandık başına gitmeleri HARAM'dır.
Kürt milletine çağrım sandığa gidip oy kullanmamaları ve kendilerini harama bulaştırmamalarıdır.
Sandığa gittiğiniz zaman işgalci devletin varlığını Kürdistan'da meşrulaştırmış olursunuz. Çünkü bu şekilde sandığa gittiğinizde, "Bu devlet bizim de devletimizdir. Biz de demokratik bir anlayışla sandık başına gideceğiz ve bu devleti değiştireceğiz" demiş oluyorsunuz.
Kürdistanî siyasetinin vazifesi, bu devleti Kürdistan'dan çıkarmaktır; bu devleti güzelleştirmek, onu güzel bir biçimle Kürt milletine sunmak değil. Esas olarak Kürdistanî siyasetin seçimler konusundaki tavrı açıktır.
H.Z: Kürdistanî siyasetten bahsettiniz. Kürdistanî partiler de şimdi ortak bir tavırla HDP'nin yanında yer alıyorlar, görüşmeler sürüyor. Onlar da renkler içinde bir renk olarak seçimlere katılıyorlar. Bu söylediklerinize göre onların bu tavrı da beyhude bir tavır mı olmaktadır?
Fuat Onen: Sadece beyhude bir tavır değil, aynı zamanda Kürdistanî değerlerin uzağında bir tavırdır. İsimlerine yazık! Bazılarının isimlerinin içinde "Kürdistan", bazılarının isimlerinin içinde ise "sosyalist, komünist" lafzı bulunuyor. Fakat zaten 7-8 tanesi 2014'ten bu yana HDP'nin peşindedir, onlarla hareket etmektedir. Her bir seçimde ya bir belediye başkanlığı ya da parlamenterlik veriliyor onlara, onlar da HDP'nin peşine takılıyorlar. PAK ve PSK gibi kalan partilerin de HDP ve DBP'yle Kürdistanî Seçim İttifakı bahsinde görüş alışverişinde olduklarını duyuyoruz.
Kürdistanî Seçim İttifakı'nın oluşması mümkün değildir. Kürdistan'da bir parlamento yoktur ki seçim için bir ittifak yapılsın.
Türk Devleti Kürdistan'ın üç parçasını bombardımana devam ederken, Kürdistan'ını yıkıcı bir deprem vururken, 10-12 milyon Kürt evsiz barksız kalmışken Kürdistanî İttifak oluşmuyor fakat her ne hikmetse seçimler için Kürdistanî İttifak'a gidiliyor. Bu Kürdistanî İttifak değildir; bu koltukların ve çıkarların ittifakıdır.
Geçen hafta programınızı dinliyordum. HDP'yi de dahil ederek diyebiliriz ki şu an sözünü ettiğimiz partiler bir iradeye, seçimler için bir iradeye sahip değildir. HDP Millet İttifakı'nı beklemekteydi; Millet İttifakı Kemal Kılıçdaroğlu'nu aday yapınca HDP de aday çıkarmayacağını söyledi. Hâlâ da cumhurbaşkanlığı için bir tavırları yoktur. HDP Millet İttifakı'nı, adı Kürdistanî olan partiler de HDP'yi beklemektedir.
Seçimlerin yapılmasına bir buçuk ay kalmış olmasına rağmen sözünü ettiğimiz Kürdistanî partilerin başkanları çıkıp, "Seçimleri boykot edebiliriz, HDP ile beraber hareket edebiliriz ya da kendimiz olarak seçimlere girebiliriz" demektedirler. Seçimlere bir buçuk ay kalmışken seçimler konusunda bu partilerin bir tavırları olmadığını görmekteyiz.
Bu Kürdistanî hatta uygun tavır değildir. Kürdistanî hat Türkiyeli bir partiyle parlamenter pazarlığı ve ittifak yapmaz. Bu partilerin gücünün olmadığını ve kendi güçleriyle parlamenter olamadıklarını biliyoruz. Bu partilere, "Öyleyse parlamenter olmayın. Parlamenter olmak zorunda mısınız?" diye soruyoruz. Bunun yerine Kürdistanî bir çabayı savunun, Kürdistanî bir alternatifi Kürt milletinin önüne çıkarın diyoruz.
H.Z: Çok teşekkürler sayın Fuat Onen. Pêlkurd sorumlusu, siyasetçi Fuat Onen İstanbul'da konuğumuzdu, kendisine teşekkür ediyoruz.
01-04-2023
(Kürtçe roportajın Türkçe çevirisi)