Fuat Önen posted on January 17, 2013 14:47
Paris katliamını sadece İmralı görüşmeleri üzerinden okumak yanlıştır. Bu katliamı İmralı sürecini sabote etmek ‘barış sürecini’ sabote etmek isteyenlerin yaptığını söylemek ise tam bir manipülasyondur. Bu manipülasyonla İmralı görüşmelerinin içeriğine ya da biçimine itiraz edenlerin üzerinde adeta bir terör estirilmektedir.
İmralı süreci PKK içinde de dışında da tartışılmaktadır. Bu sürece PKK içinden itirazlar yöneltildiği gibi PKK dışı Kürd siyasi çevrelerinin bir kısmı tarafından da azımsanmayacak bir destek verilmektedir. Bu tartışma verimlidir ve sürdürülmeilidir. Bu tartışmayı tarih bilinci ve yaşanmışlıkların deneyi ışığında sürdürmeliyiz.
Benzeri ‘ateşkes’, ‘silah bırakma’, ‘barış’ süreçlerini şimdiye kadar Kürdlerin (gerilla ya da değil) öldürülmesi engellememiştir. 1993, 2009, 2010 süreçlerinin başarısızlığa uğraması Kürd siyasetine fatura edilmiş, 1993’de 33 askerin, 2010’da 14 askerin öldürülmesi sürecin sonlandırılmasına neden olarak gösterilirken 2009’da Kürdlerin ‘aşırı sevinmeleri’ ve bu nedenle Türklerin rahatsızlığı neden olarak gösterilmiştir.
1999’da Öcalan’ın talimatıyla gerilanın ‘sınır’ötesine çekilmesi sırasında 600-1000 civarında gerilanın Türk devlet güçlerince öldürülmesi ise taraflar açısından sürecin sonlandırılmasını, ateşkesin gözden geçirilmesini gerektirecek bir katliam olarak değerlendirilmemiştir. ‘Sınır’ dışına çekilme tarafların isteği doğrultusunda başarıyla tamamlanmıştır.
20 yıldır ‘barış’, ‘ateşkes’ denemelerinden net olarak çıkan sonuç, bu süreçlerin sonlandırılmasının gerekçelerinin Türk tarafının askeri kayıpları ya da sivil rahatsızlıkları olduğu ve yine bu süreçlerin Kürd tarafının askeri kayıplarına ve rahatsızlıklarına rağmen sürdürülebildiğidir. Bunun nedeni bütün bu süreçlerde insiyatifin devlette olmasıdır ve sonuç Kürd siyaseti ve halkı bakımından züldür!
İmralı görüşmelerini sabote etmek isteyenlerin de tarih bilincine sahip oldukları kuşkusuzdur ve bu deneyler ışığında bunu yapmak isteyenlerin Kürd savaşçılarını değil, Türk tarafını hedef almaları, Türk askeri güçlerine dönük silahlı eylem ya da Türk toplumunda infial uyandıracak şehir eylemlilikleri yapmaları beklenir.
Özgürlük savaşçısı mı, barış şehidi mi?
Kimin/kimlerin yaptığını tam olarak bilemediğimiz bu katliamın kullanılış tarzı ise ortadadır. Her zamanki retorik değişmemiştir. Tam Türkiye’de barış ortamı sağlanacakken karanlık odaklar harekete geçmiş ve süreci sabote etmeye çalışmışlardır. Bu katliam İmralı sürecinin kutsanmasına vesile yapılmış, bu sürece itirazları olanlar terorize edilmeye çalışılmşıtır, çalışılmaktadır. Süreci sabote etmek isteyenlerin yaptığı iddia edilen bir katliam sürecin kutsanmasının enstrümanına dönüştürülmüştür. Bunun bir parçası olarak da yitirdiğimiz özgürlük savaşçıları, barış şehidi ilan edilmektedir. Cenaze törenine katılanların beyaz kaşkol takmaları istenmektedir. Şu sorunun yerinde olduğunu düşünüyorum, kaşkolun rengi örneğin niye kızıl değil de beyaz olmalıdır? Beyaz bayrağın teslimiyet anlamına geldiği bilinmiyor mu?
Yaşamının neredeyse tamamını doğruları, yanlışlarıyla; redleri, kabulleriyle özgürlük, eşitlik kavgasına adamış bir Kürd kadınını, Sakina’yı, azizeye, barış mücahidesine dönüştürmek anısına, kavgasına yapılmış bir saygısızlıktır.
Yitirdiklerimizi bağımsızlık, özgürlük ve eşitlik kavgamızda yaşatacağız...