Fuat Önen posted on February 25, 2021 14:04
-Fuat Hocam, ben geçenlerde bir yerde okumuştum, Güçlü ’nün bir makalesini okumuştum. Bu, Güney Kürdistan’da daha önce Kürt partileri bir araya gelmişlerdi, Rojava’da Kürt partilerini ziyaret etmişlerdi. İ. Güçlü ’nün makalesinde okuduğum kadarıyla, mealen söylüyorum; yanlış bir şey söylemek istemiyorum. Kendisi de HAK-PAR’ ın düşüncesini olumlu-y-arak, bu birliğe katılmamışlardı. Gerekçe olarak da A. Öcalan’ın duvarda resmi asılıymış, salona baktım. Sadece A. Öcalan’ın resmi yoktu, Sayın Celal Talabani’nin resmi vardı, aynı zamanda bir parti genel sekreterinin de sanırım bir resmi vardı. Şunu söylemek istiyorum. Bir arada bir salonda bir araya gelmek için yani burda Atatürk’ün resmi var ya da Türk bayrağı var ya da Öcalan var ya şu var ya da bu var. Yani bunlar gerekçe yapıla bilinir mi? İkincisi o beş partinin oraya gidişini o çerçevede eleştiriyorlar. Kaldı ki HAK-PAR yöneticisini Sayın Epözdemir’i de burada misafir etmiştim. Kendileri de bu birlikten yana görüşlerini belirtmişlerdi. Fakat oradaki duruşu çok farklı görünce, biraz da şaşırdım doğrusu. Siz bunları nasıl değerlendiriyorsunuz? Çok özür diliyorum, şunu da söylemek istiyorum. Şayet Güçlü ya da HAK-PAR eğer eleştirecekleri bir konu varsa, önce Sayın Mesut Barzani, Mesrur Barzani, Kürt yönetimini de eleştirmeleri gerekmiyor mu? Çünkü onlar ENKS ve PYD’nin, YPG’nin birleşmesini başta isteyenler onlardır. Dıhok mutabakatıyla bunu başlatmışlar. Yani onlara bir şey demiyorlar ama bu beş partiyi eleştiriyorlar. Ben buna çok anlam vermedim. Buyurun efendim.
- Sondan başlayayım. Kısaca cevap vereyim. Ben Güçlü’yü muhatap almıyorum. Sizin söylediklerinizi muhatap alıp cevap vereyim:
Bir yıla yakın bir süredir, geçen yıl bu zamanlar ya da birinci aydaydı, PAK, PSK’nin çağrısıyla geniş bir toplantı yapıldı. Orda güç birliği, ulusal birlik konuları tartışıldı. Örgütler de vardı, bağımsız kadrolar da vardı. Sonra, oradan bu yana 5-6 tane daha toplantı yapıldı. En son, önceki toplantıda beş örgüt, hareket temsilcileri tartıştılar. Ve bağımsız kadroların da olduğu toplantıda Batı Kürdistan’daki gelişmelerle ilgili ortak bir bildiri çıkaralım önerisi geldi. Ben de dedim ki her birimiz zaten Batı Kürdistan, Güney Kürdistan hakkında kendi düşüncelerimizi yazıyoruz, grup olarak da kişi olarak da yazıyoruz. Siyaset bir temas meselesidir, eğer Batı Kürdistan ile ilgili bir girişimde bulunacaksak, önce Batı Kürdistanlılarla temas edelim. Böyle bir öneride bulundum ve dedim ki Batı Kürdistan’da 42-43 parti var. 15 tanesi ENKS’de, 25 tanesi PYNK’de, Yêkîtî ve Partîya Pêşwerû da bu ikisinin dışında, bunların tamamıyla önce görüşelim. İmkân varsa biz kendimiz gidelim Batı Kürdistan’a, orada gözlemlerde bulunalım. Ve eğer Batı Kürdistan için bir girişimde bulunacaksak bu donelerden sonra müdahil olalım. Onun dışındaki bildirileri herkes istediği zaman çıkarabiliyor. Benim bu önerim arkadaşlar tarafından kabul edildi. Ve denildi ki Hevlêr’de temsilcilerimiz var. Üç partinin temsilcileri vardı. PAK, PSK ve PDK (Bakûr), bunların dışında benim adına katıldığım PÊLKÛRD ve TEVGERA NÎŞTÎMANÎ de var idi. Bunlar adına Batı Kürdistanlılarla önce bir görüşelim, kendi düşüncelerimizi söyleyelim, onların düşüncelerini alalım, denildi. Bunun üzerine o üç partinin temsilcisi arkadaşlar, HAKPAR temsilcisini de yanlarına alarak ENKS’yi ziyaret etti. Bu görüşmelere HAKPAR gözlemci olarak katılıyor. Güç birliği çalışmalarına HAKPAR gözlemci olarak katılıyor ve bize söyledikleri mecliste bu konuyu tartışıp ona göre gözlemci kalmaya devam edecekler, çekilecekler mi yoksa bu görüşmelere fiili olarak katılacaklar mı, bize bir cevap verecekler hala, ama HAKPAR’la ilişkilerimiz de devam ediyor. Genelde, Kuzey Kürdistan’da bir güç birliği oluşturma çabasıdır.
Şimdi bu güç birliği henüz oluşmamıştır. Henüz iç tartışmalar sürüyor. Bu güç birliğinin programı ne olmalıdır? Mücadele tarzı ne olmalıdır? İç hukuku nasıl olmalıdır? Bütün bunları kendi aramızda tartışıyoruz.
Bunlar bir sonuca ulaşırsa zaten kamuoyunun bilgisine sunulacaktır. Ama bu süreç devam ederken pratik bazı şeyleri birlikte yapalım kararı alındı.
Bunlardan biri Roboski davasıydı, diğeri de bu Batı Kürdistan ile ilgili somut veriler ışığında girişimlerde bulunmaktı.
Olan biten bu kadardır.
O arkadaşlar, önce ENKS ile görüştüler, Partîya Pêşverû ile görüştüler, sanıyorum. Sonra da PYNK’nin Süleymaniye’deki bürosuna gittiler. PYNK’nin Süleymaniye’deki bürosunda, işte Talabani’nin, Öcalan’ın posterleri var, Kürdistan bayrağı var. Yani orda Kürdistan bayrağını görmüyorlar da Öcalan’ın posterlerini görüyorlar.
Şimdi siz, bir yere ziyarete gittiğiniz zaman, yav sen şu posteri kaldır ben öyle görüşeyim, diyemezsiniz. Siz, misafirsiniz. Görüşmeye gitmişsiniz. Ve orda herhangi bir iş birliği, herhangi bir birlik çalışması falan da yok zaten. Sadece görüş alış-verişi ve eğer biz, Batı Kürdistan’a geçmek istersek, siz bu konuda yardımcı olabilir misiniz? Hem ENKS’li arkadaşlar, hem de PYNK’liler demişler ki, ne zaman isterseniz buyurun, oradaki incelemelerinize de katkıda bulunuruz, demişler.
Hepsi bu kadardır.
Şimdi bunun üzerinden, PKK ile iş birliği, bunun üzerinden bilmem seçim yatırımı gibi çirkin ve olayın kendisinde hiç olmayan anlamlar yüklemek, bir dezenformasyon(bilgi çarpıtma, yanıltma haber) işidir. Bunların yapılmaması lazım, kaldı ki o güç birliği toplantısında Güçlü ordayken - ben dedim ki - benim önerim şu oldu: “Bu güç birliğine, hiçbir zaman Türkiye’deki seçimlere katılma meselesi gelmemelidir. Bizim, Türkiye’deki seçimlere katılma gibi bir gündemimiz olmamalıdır. Buraya katılan legal partilerin kendi seçim çalışmaları olabilir. Hiç kimseye ambargo uygulayamayız. Ama bu güç birliği ulusal mücadelede ortak işler yapmak için düşünülen ve uğraşılan bir iştir. Türkiye’deki seçimlere katılmak, bu güç birliği masasına gelmemelidir,” diye öneride bulundum. Yani, biz bu çalışmayı şu ya da bu şekilde, seçimlere katılmak için yapmadığımız gibi seçimler meselesinin gündeme gelmesine de karşı çıkıyoruz.
Bunlar tartışılıyor.
Bu güç birliği başarıya ulaşır mı ulaşmaz mı? Önümüzdeki günlerde belli olacak. İşin esası şudur:
Kuzeyli beş hareket olarak, Batı Kürdistan ile ilgili girişimlerde bulunmak istiyoruz. Çünkü Afrin’de jenosidal bir uygulama var, etnik temizlik yapılıyor. Serêkaniyê’de aynı şey yapılıyor. Girêsipî’de aynı şeyler yapılıyor. Kadınlarımızın ırzına geçiliyor, gençlerimiz kaçırılıyor, gençlerimiz öldürülüyor. Ve biz, kuzeyli beş hareket de bunun için bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Bunu yapmaya çalışırken de ebetteki Batı Kürdistan’daki örgütlerle ilişkili olacağız.
Yani PYNK’nin bünyesinde 25 parti var, bunun kaç tanesi PKK yanlısı bilmiyorum ama çoğunluğu PKK’nin kurduğu örgütler de değil. Onun için bu kadar söyleyeyim. Bu konudaki dezenformasyonlar saçma sapandır. Muhatap alıp cevap vermek istemiyorum, doğrusu.