Kürdistani sözcüğünün sözlük anlamı ”Kürdistandan olan veya Kürdistanda olan şahıs veya şeyler”dir . Bu normal tanım diğer ülkeler için de geçerlidir . "Fransalı” ya da " Hollanda ineği " gibi .
Fakat son yıllarda bu kelimeye , sözlük anlamından farklı anlamlar yüklenmıştir, ve artık siyasi bir kavrama dönüşmüştür. Esasen "Türkiyelilik " kavramına tepki olarak doğmuştur . PKK ve onunla ilişkili örgütler yeni siyasetlerini " Türkiyelilik" olarak tarif edince , bu siyasi çizgiden farklılığı belirtmek için biz kürdistaniyiz denmeye başlandı ve bu kavram doğal anlamından farklı , siyasi bir anlam kazandı.
Bu da ülkemize özgü bir anomalidir ki Kürdistandaki siyasi partiler , Kürdistani olduklarını vurgulama geregi duyuyorlar . Bu kavrama sonradan başka anlamlar yüklendigi ve siyasi bir kavrama dönüştüğü için , kavramın sınırları belli olmadığı gibi tartışmalıdır da . Artık bu siyasi çevreler kendilerini bu siyasi kavramla tanımlayıp, böbürlenmekte ve bunun siyasi pozisyon almaya yeteceğini düşünmekteler.
Eğer Kürdistani siyaseti tanımlamaya çalışırsak şunları söyleyebiliriz
Kürdistani siyaset ; Kürt milletinin siyasi taleplerini toprak temelli tanımlar ve Kürdistani çözümü öne çıkarır . Fakat mesele bununla bitmiyor. Dogal haliyle bu kavram birleştiricidir . Fakat siyasi bir anlam yüklendiğinde ayrıştırıcı bir nitelik kazanır. İlk bakışta "Türkiyelilik" cephesine karşı , birleştirici görünsede , Kürdistani taraflar bir cephe niteliği taşımıyor . Kendini Kürdistani olarak tanımlayan tarafları iki grupta toparlayabiliriz .
● Sorunun çözümünü ; işgalci devletlerin sınırları içinde görenler. Bunlar Kürt milletinin siyasi taleplerini, Kürdistan toprakları üzerinde tanımlıyorlar fakat çözümü Türk milletiyle ve varolan sınırlar içinde görüyorlar. Talepleri Türkiyede federe veya otonom bir Kürdistandır. Dörtbaşımamur bir proje oluşturulmadığından , hem federalistlerin kendi aralarında , hem de otonomistlerle ayrılıkları çok net değildir
● Çözümü Kürdistanın ayrılmasında görenler . Bu siyasi gruplar, kalıcı çözümü, Kürdistanın ayrılması ve bağımsızlığında görenlerdir. Bunlar ayrılikçı, bağımsızlıkçıdır. Ayrılıkçılar da kendi içlerinde farklılıklar taşımaktadırlar. Gerek programatik konularda gerekse de örgüt ve mücadele tarzlarında farklı tutumlara sahiptirler.
● Bundan baska bu iki tarafın dışında üçüncü bir yer açmak isteyenler de vardır. Bunlara göre; Otonomi , Federasyon, Konfederasyon ve Bağımsızlık Kürdistani siyasi taleplerdir , ve Federalistlerle Bağımsızlıkçılar aynı örgüt içinde olabilirler , " Kendi kaderini tayin hakkı " şiarıyla birlikte siyaset yapılabilinir ve Federalistlerle, Bağımsızlıkçıların örgütsel olarak ayrılmaları lükstür.
( Gerçekte Konfederalizm ; var oalan iki devletin , gönüllü birligini gerektirdiğinden , Federalizm ve Otonomi gibi katogorilerle birlikte ele alinmaları doğru degildir. )
● Kendi geleceğini belirleme hakkı :
Ulusların kendi kaderini tayin hakkı , siyasi ve hukuki bir prensiptir ve 100 yıldan fazladır ki, siyasi litaratürde ve devletlerararası sözleşmelerde yerini almıştır . Bu prensip ilerici ve demokrat çevrelerce ulusal adalete ilişkin bir prensip olarak savunulmaktadır . Bu prensip bütün Kürt oluşumlarının programlarında yer almıştır . Kuşkusuz siyasi programlar eşitlikçi prensiplere dayandırılmalıdır ve bu prensip ulusal eşitliği savunuyor. Fakat bu prensipten bir siyasi program çıkmaz . Örneğin partilerimizin programlarında ; insan hakları ,çocuk hakları,kadın hakları, azınlık hakları gibi haklar da prensip olarak savunulmaktadır . Siyaset prensiplere dayanır (”tek doğru siyaset prensiplere dayanan siyasettir”) ancak siyaset ve siyasi programlar prensiplerden ibaret değildir. Siyaset, iktidarı ele geçirmek ve/veya korumak için kullanılan yol ve yöntemler toplamıdır. Hedefler ve onlara ulaşma yolları görünür ve belirgin olmalıdır.
Biz tayin hakkını savunuyoruz ; Otonomi de Federalizim de, Bağımsızlık ta çözüm olabilir diyemezsiniz . Bu tutumla, siyasi hedefiniz, muğlaklaşır, gözden kaybolur. Kaderini tayin hakkı ; esas itibariyle, bağımsız devlet kurma hakkıdır. Siyaset yapmak için ,hedeflerimiz görünür olmalıdır.
● Statü : Bu kavram da reaktif bir kavramdır . PKK' nın milli taleplerden vazgeçmesi ve Kürtlerin her türlü devletleşmesine karşı çıkmasına tepki olarak doğmuştur . Kürtlere bir statü istemek , bazı Kürt partileri için programatik bir talep haline gelmiştir. Kelimenin sözlük anlamıyla başlayalım . Statü ; ”bir kişinin bir kurum ya da toplum içindeki yeri " anlamındadır. Özel statü , toplumsal statü , edinilmiş statü , statünün biçimlerindendir. Doğrusu Kuzey Kürdistanlılar dışında , dünyanın hiçbir yerinde , millet veya "dil" için statü istendiği görülmemiştir . Örneğin Filistin devletinin statüsü , BM 'de "gözlemci " dir. Fakat hiçbir Filistinli, Filistine statü istiyoruz dememektedir, bir devlet olarak BM’de üyelik talep etmektedir.
Ülkemizin güneyi Federe bir devlettir . Fakat biz Güney Kürtlerinin statüsü Federedir demiyoruz .Federasyon bir statü degil , bir devlet biçimidir .Statü talebini dillendirenler farkındamıdır , değilmidir bilmiyoruz ama ; statü talebi ; kendi içinde , Kürt milletinin Türkiyenin bir parçası oldugu fikrini barındırmaktadır. Tepki olarak ürettiğimiz kavramlar , dışarıdan sözlüğümüze giren kavramlar , hızla yayılmakta , ve bunlara karşı bizi savunmasız bırakmaktadır. Bunun için tartışma, eleştiri ve birlikte düşünmeye ihtiyacımız var .