Koalisyon güçleri komutanlarının bir hafta önce KDP yöneticileri ile son olarak Bafıl Talabani ile görüşmel-rinden sonra Bafıl Talabani'nin Rojova'da Rojova yönetimini Mazlum Kobani'yi ziyaret etmesi birlikte resim vermeleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Rojava ve Başur birleşiyormu?
Son söylediğine cevap verip başlayayım. Her ikisinin de gündeminde böyle bir şey yok. Ne Bafıl Tala-bani'nin, ne Mazlum Abdi'nin gündeminde Kürdistan
Kürdistan'ın her iki parçasının birleşmesi giderek bağımsız birleşik Kürdistan fikriyatı yok. Uzun süredir izlediğimiz aktörlerdir. Her ikisinin de ajandalarında böyle bir beklenti böyle bir çaba olduğuna rast-lamadım. Şimdi aslında çok az bir gelişmedir. Nor-malde iki tane Kürt siyasetçisi görüşmüşler Bunun son derece olağan sıradan normal bir şey olması lazım. Bafıl Talabani Kürdistan Yurtseverler birliğinin, YNK'in başkanıdır. Mazlum Abdi önce PKK'nin bir askeri kadrosu. Daha sonra YPG'nin önemli bir komutanı. Şu andaki pozisyonunu bir tarafa tutarsak işte Suriye Demokratik Güçleri'ni temsil ediyor. Böyle iki tane Kürt siyasetçisinin birbirini görmesi, otur-ması, konuşması normal sıradan haber değeri olmayan bir şey olmalıdır. Ama maalesef bize haber değeri var. Bunun nedenlerini sorgulamak belki bu görüşmekten çok daha önemlidir.
Bunun ilk nedenleri bence ilk nedeni Kürdistan'da siyaset alanında tariflerin bozulmuş olmasıdır. Şu anda mesela Mazlum Abdi kimi temsil ediyor
Bu sorunun çok net bir cevabı yoktur. Şu anda Suriye Demokratik Güçlerini temsil ediyor. Onun temsilcisidir. Ortada demokratik Suriye güçleri deni-liyor
işte Hezên Suriye ya Demokratik. Ortada bir demo-kratik Suriye yok. Demek ki Suriye'de bir örgüt var. Bu Suriye'yi demokratikleştirmek istiyor. Mazlum Abdi de onun temsilcisi ya da sözcüsüdür. Peki Suriye'de olup biten ne? on bir yıldır süren ve bin-lerce Kürt gencinin kahramanca savaşarak şehit olduğu bir savaşın sonunda bu Suriye demokratik güçleri ya da demokratik Suriye güçlerinin Kürdistan'a dair söyledikleri ne var. Ortada net bir şey yok. Yani yarın Suriye demokratikleşirse onların deyimiyle. Bu da nasıl olacak çok belli değil. Çünkü bir taraftan da Esad'la uzlaşmanın anlaşmanın yolları aranıyor.
Kürdistan'ın batısına dönük programları nedir? Orta-dan net açık bir program yok. Kürdistan'ın batısı ku-zeydoğu Suriye içinde eritildi. 2015 ten bu yana yani 2015 e kadar işte Rojava da denilse, eksik de söy-lense kantonal sistemleri de savunulsa bir tür terıtoryal siyaset yürütülüyordu. Bugün Işte bu oradaki Tevden güçlerinin bir teritoryaları yok. Yani Kuzeydoğu Suriye adında bir territoria yoktur. Bizim bildiğimiz bir işte Suriye var. Bir de Kürdistan'ın batısı var. Bu toplam Kürdistan'ın yüzde dokuzu kadarı bir bölgeyi oluşturuyor. Ama bu siyaseten temsil edilmiyor. Demokratik Suriye güçleri içinde siyaseten temsil edilmiyor.
Meselenin öbür tarafında da Bafıl Talabani var. YNK, işte 1975 ten bu yana 47 yıllık bir örgüt. Ve şu anda Güney Kürdistan'daki kazanımlarda önemli katkısı olan bir örgüttür. Ama özellikle Celal Taliban'ın ve-fatından sonra toparlanıp birleşik bir siyasi hareket olarak da davranamıyan bir örgüttür. En sonun bi-liyorsunuz yani Mam Celal varken YNK, PDK den farklı olarak bir aile partisi değil, daha çok modern bir parti. Sosyal demokrat kimlikli bir parti olarak bir ha-reket olarak gözüküyordu ve dikkat edin o dönemde Mam Celal dışında Talabani ailesinden kimse gözükmüyordu sahada. Tam tersine onun dışında. Işte Kusret Resul gibi Newşirwan Mustafa gibi, mele Baxtiyar gibi Taliban'ı olmayan siyasi kadrolar vardı. Modern görünümlü bir örgüt yapısıydı.
Şimdi beklenilen diğer örgütlerin de özellikle Kürdis-tan Demokrat Partisinin de giderek bir aile örgütü görünümünden kurtulması ve daha modern bir görünüm alması idi. Ama bunun tam tersine Mam Celal ın ölümünden sonra YEKİTİ bir aile örgütüne dönüştü. Önce Mam Celal ve Şex Cengin'in çocukları tarafından birlikte yönetildi. Sonra amca çocukları arasında kavga çıktı. Bu kavga devam ediyor. Bafıl ve Yekiti Nıştımani Kürdistan'ın içinden bir kesimin 2017 referandumundan sonra Kerkük'le anılmaları, Kerkük ihanetiyle anılmaları söz konusu. Böyle olduğu için son derece olağan, doğal olması gereken bir olay. Haber değeri kazandı ve sosyal medya üzerinde Kürtler arasında yeni bir çatışma alanı çıktı. Kimisi bu operasyonun Barzani'yi kuşatma opera-syonu olduğunu söylüyor. Kimisi bunu İran'ın tezgahladığını, her iki tarafın da İran yanlısı olduğu-nu söylüyor.
Öbür taraftan Salim Müslim devreye girdi. YNK'nin siyasi meseleleri daha doğru anladığını söyleyip PDK aleyhtarı kampanyaya bir tür ivme kazandırdı. Böyle olduğu için de biz de bugün bunu tartışıyoruz. Yani aslında tartışmamamız lazım. Yani Kuzeyli bazı örgüt-ler çok rahat gidiyor. Güneyli örgütlerle görüşüyorlar. Doğulu örgütlerle görüşüyorlar. Doğu Kürdistan'daki örgütler güney Kürdistan'daki örgütlerle oturuyor, konuşuyor, görüşüyor. Kimse bunun üzerinde bu ka-dar spekülasyon yapmıyor. Bunun üzerinde bu kadar spekülasyon yapılmasının bir nedeni de bu her iki tarafın da, yani bir tarafta PKK, öbür tarafta YNK, bu konularda sorunlu olmalarıdır.
Sonra görüşmeden bir sonuç da çıkmadı. Bizi do-yuran yani görüştünüz, ne yaptınız? Neleri konuştu-nuz? örneğin Suriye rejimine karşı mı birlikte mücadele edeceksiniz. Ya da yani neleri tartışıyorlar bunu da açık etmiyorlar. Bu da maalesef Kürdistani siyasetteki temel problemlerimizden biridir. Açıklık yokluğu. Ya görüştünüz. Aranızda zaten Amerikalılar da var. Onların yanında oturdunuz, konuştunu tartıştınız. Her ne yaptınızsa. Hiç olmazsa bizlerin Kürdistanlıların bilmesi gereken birkaç satır başını da lütfedip açıklayın. Yani şunları şunları konuştuk. Şu-nu da anlaştık. Şunu da anlaşamadık falan gibi bir şey söylerlerse
belki bu spekülasyonların da öne alınırdı. Bunlar da yok.
Şimdi beni gördüğüm ben bunun TDK'yi kuşatma harekatı olduğunu doğrusu düşünmüyorum, Yani o resimde bir eksik bir fazla var. Eksik olan YNK, Güney Hükumetinde PDK'yle ortaktırlar. Bölge başkanı PDK'lidir, yardımcısı YNK'lidir. Başbakan PDK'lidir, yardımcısı YNK li dir. Dolayısıyla böyle görüşmeleri birlikte yapmaları daha anlamlı olurdu. Eksik olan bu. Bir de fazla olan bir şey var. O da orada ABD'li bir generalin olmasıdır.
Gerçi biz buna artık alıştık. Yani şeyden beri 1990 lı yıllardan beri ABD, Avrupalı devletler Kürtlere birlik çağrısında bulunuyorlar. Birleşiniz diyorlar. En son ABD heyeti güneydeyken sanıyorum hem PDK'yle hem de YNK ile görüşmeler yaptılar. Ve onlara dediler ki birleşik bir ordu kurun. Biz artık partilerin deneti-mindeki peşmerge yapısına yardım etmeyi de düşünmüyoruz. Ya bir ulusal ordu kurun bu konuda işte size yardımcı oluruz falan dediler. Niye PDK yi kuşatma harekatı olmadığını düşünüyorum, çünkü orada Amerikalılar var ve şu dönemde ABD'lilerin PDK'ye karşı böyle bir operasyon yürütmesi için ortalıkta bir neden yok yani. Evet zaman zaman özellikle 2014, 2015, 2016 da PDK'nin Türkiye'yle gereğinden fazla yakınlaşmasının yol açtığı ABD'yle yaşadıkları bazı sorunlar vardı ama şu konjonktürde ABD'nin PDK'yi kuşatıcı bir operasyon yapması için benim bildiğim ortada görünür bir neden yok. Güney Kürdistanlardan istediklerini, Batı Kürdistanlardan da istiyor. Istemiş olabilirler. bunun için YNK'i daha uy-gun bir enstrüman olarak görmüş olabilirler. Bu te-melde bir görüşme yapılmış olabilir. Ben kendi payıma bu görüşmeden öyle çok fazla şeyleri de beklemiyorum. Bir görüşmedir yapılmış. ABD'nin planladığı bir görüşmeye benziyor. Keşke Kürdistan'ı taraflar önce Kürdistan'ı kalsalar sonra da birlik dayanışma ortak mücadele için kimsenin yardımına ihtiyaç duymasalar. Ama maalesef öyle değil ve iş öyle bir noktaya geldi ki biz Kürdistani örgütlere diyoruz ki yahu ABD'nin söylediklerini niye yapmıyor- sunuz? Yani bu bizim için utanç vericidir.
Yani biz niye işte Kürdistan Demokrat Partisi'ne, Kürdistan Yurtseverler partisine diyelim ki yahu ABD'nin, Fransa'nın söylediklerini yapın. Onun dediği gibi bir ulusal ordu falan kurun. Bunun için ABD Fransa'ya ihtiyaç duyulmaması gerekir. Bu
orta mektep siyasi zekasına sahip her Kürt'ün, her Kürdistanlının PDK ve YNK'den beklediği bir şeydir. Ama onlar öncelikle alt iktidar tutkularından dolayı yıllardır alışılageldiği yöresel iktidar tutkularından dolayı bunları yapmıyorlar. Bir diğer nedeni de Kürdistani siyaset içindeki işgalci ellerdir. Özellikle İran ve Türkiye'nin İran daha çok YNK ve PKK üzerinde manipülasyon gücüne sahip gözüküyor. PDK nin de Türkiye'yle ilişkileri bizi oldukça endişelendiriyor.
Bu çerçeveden bakmak lazım. Burada bir gündem maddesi de muhtemelen enerji yollarıdır. Bi-liyorsunuz Ukrayna Rusya savaşı başlar başlamaz İngiltere alternatif bir enerji yolu projesiyle çıktı. ve Mesur Barzani'yle İngiliz Başbakanı Johnson'dı sanıyorum. Londra'da toplanıp bir görüşme yaptılar. Buna bir alternatif yol da bu Kürdistan'daki doğal gaz ve petrolün Türkiye üzerinden değil de Bağdat üzerinden gitmesidir. Bu konuda ABD'yle İngiltere sanki aynı pozisyona sahip değiller.
Bu Türkiye'yle ilişkilerindeki gerginlikle de ilgili bir şeydir. Muhtemelen bunları tartışmışlardır. Yani ben özel olarak Kürt hareketini dizayn etmeye Kürdistan Demokrat Partisini kuşatmaya dönük bir operasyon olarak görmüyorum. Bu ve buna benzer buradaki yani hem Güney Kürdistan'da hem Batı Kürdistan'da silahlı güçlerimiz Işte verilen silahlı mücadeleyle, DAEŞ'e karşı verilen silahlı mücadele büyük ölçüde ABD ve koalisyon patronajıyla gelişiyor. Onlarla ilgili olabilir diye değerlendiriyorum.
Şu anda bizim için en hayati mesele PDK'yle YNK arasında bir ulusal stratejik birlik
ve arkasında devlet aklının olduğu bir ulusal stratejik birliktir. Onun için bir tarafı eksik diye söylememin nedeni odur. YNK hükümete bakan vermiyordu. Bu son
ABD'nin müdahalesinden sonra sanıyorum bir orta yol buldular. Hükümete, bakanları verdiler. YNK ıs-rarla, PDK ile beraber, Irak'ta ortak çalışmak is-tediğini söylüyor. Aynı şeyi PDK'de söylüyor. Üstelik onlardan ulusal ordu kurmaları gerektiğini söyleyen, bunu açıklayan da PDK sorumlusu. Biz buna hazırız diye ısrarla söylüyorlar.
Yani şimdi eğer PDK'yle YNK, Güney Kürdistan'da çok acil olan bu ulusal birliği sağlayamazlarsa onlar-dan birinin ya da ikisinin Batı Kürdistan'la Batı Kürdistan'da ki örgütlerle yapılan görüşmelerden çok fazla olumlu bir şey beklememek lazım. Çünkü esas olan orasıdır. Yani Güney Kürdistan'da ortak bir hükümetleri var. Ortak bir ulusal programları yok. Ortak bir ulusal ordu yok. Ortak ulusal asayiş yok. Ortak bir ihtisat yok.
Yani iktisadın yarısı PDK üzerinden Türkiye'yle yürüyor, diğer yarısı YNK üzerinden İran'la yürüyor. Bunlar aşılmadan işte güneybatı birliği öyle
büyük umutlar, bu her Kürdün gönlünde geçen bir şeydir ve bana sorarsan bütün Kürt partileri isteme-seler de eninde sonunda Kürdistan'ın bütün parçaları birleşecektir. Ama şu konjonktürde Güney Kürdistan'da bu birlik sağlanmadan bunun sağlan-ması zordur. Orası sağlanmadığı müddetçe geçmişte de şahitlik ettik. işte YNK, PKK'yi, PDK'ye karşı bir koz olarak kullanıyor zaman zaman.
Belki zaman zaman PDK de buna tevessül ediyor. Niye? Çünkü esas gerekli olan birlik PDK, YNK Bir-liği'dir ki bu birlik üzerinden batıya da kuzeye de, doğuya da destek olabilirler. Onlarla birlik görüşme-leri yapabilirler falan. Bu bir.
Ikincisi koalisyonlar ısrarla bizden bir şeyler istiyor-lar. En çok istedikleri de onlarla birlikte iyi savaşacak bir kadro oluşturmamızdır. İşte ABD'nin ısrarla birleşik ordu talebinin de arkasında o var. Bir dönem Batı Kürdistan için işte ENKS, TEVDEM yada PYNK partilerinin birliğininde ısrar etmeleri özellikle Fransa'nın. Onun da nedeni buydu. Fakat şu soru hep açıktadır. Yani biz koalisyondan ne istiyoruz? Koalisiyon istiyor ki biz Yakın Doğu'da ABD'nin askeri operasyonlarına iştirak edelim. Ve ABD'ye Kürdistan'ın iki parçası üzerinden Yakın Doğu'daki varlığını güçlendirsin. Koalisyonun ne istediği açık bunu da söylüyorlar. Fakat yani biz ne istiyoruz koalisyondan? Buna karşılık biz ne istiyoruz koalisyondan? Örneğin Kürt tarafı ABD ve koalisyon-dan hava sahası garantisini istiyor mu? Istemiyorsan neden istemiyor, eğer böyle binlerce peşmerge ve gerilanın savaşta kaybedildiği bir ortak savaş yürüy-orsa ABD'yle en basitinden bunun talep edilmesi lazım.
Yani tamam biz bunları bunları yapıyoruz ama siz de hiç olmazsa hava sahasını koruyun yani. Kime karşı koruyun? Işte Güney Kürdistan'da hem Türkiye'ye hem İran'a karşı Batı Kürdistan'da özellikle Türk saldırılarına karşı fakat maalesef bunların tartışıldığına dahi tanıklık edemiyoruz.
Bu koalisyonun taleplerini, koalisyon istediği için desteklemiyorum ben kendi payıma. Yani bizim dev-letleşmemiz için bu şart. PDK ve YNK nin bunu artık anlamaları lazım. Üstelik birlikte bir bağımsızlık refe-randumu yaptılar. Bu referandumdan sonra bunu daha çok anlamaları ve devletleşme için gerekli olan ortak kurumları oluşturmaları lazımdı. Bunun başta geleni parlamentodur.
Koalisyon güçlerinin cidden devreye girmeden bun-ları doğru düzgün bir araya getirmeden yani bunları zorlamadan cidden bunların birlikte hareket edip devlet kuracaklarına inanıyor musunuz hocam?
Ya ben bunun yapılması gerektiğini, bunu yapmamız gerektiğini düşünüyorum. Yani keşke ABD ve Fransa değil de benle sen, kuzeydekiler, doğudakiler, batıdakiler birlikte onlar üzerinde bir basınç uygu-layıp biz onlara farz eyleseydik. Böyle birlikleri ama bu yok, bu olmayınca toplumda, siyaset de doğa gibidir. Boşluk tanımıyor. onun için bu boşluğu işte ABD Fransa dolduruyor ama yani bu ilişkileri tek yanlı değerlendirmemek lazım. Ve bizim Kürt tarafın-dan bir de böyle bir talebimizin olması lazım. Yani siz koalisyondan ne istiyorsunuz? Yani sadece para ve silah mı istiyorsunuz Koalisyondan. E bu bir tür paralı askerliği kabullenmektir. Bir siyasi hedefiniz yok mu?
Bunlar müttefik güçler. Işte ABD'yle otuz yıla yakın sürdürülen bir ilişki var Güney Kürdistan'da. Batı Kürdistan'da da işte 2014, 2015ten bu yana alırsan yedi sekiz yıllık bir hukuk var. Ya bu hukukta bizim siyasal talebimiz bu koalisyonun ABD'nin, Avrupa güçlerinin benimsediği bir siyasal talebimiz var mı? Kürt tarafı koalisyonuna böyle bir siyasal talep iletiyor mu? Iletiyorsa koalisyon ne diyor? Bunların hiçbirisi tartışılmıyor. Sadece işte iktisadi, askeri me-seleleri tartışılıyor. Aynı şey Güney Kürdistan'ın Irak tarafıyla yaptığı görüşmelerde de söz konusu. Nor-malde PDK, YNK ile birlikte Irak'a, Bağdat'a ülti-matom verip bizim teritoryal bağımsızlığımızı tanımazsanız biz sizinle ortak hükümet kurmayız demeleri lazım.
Ama bir bakıyoruz. PDK bir taraftan, YNK bir taraftan Irak'taki siyasi güçlerle ikili ilişkiler geliştiriyorlar ve hepsinin odağında bütçe meselesi var. İşte Peşmerge'ye, askeri yardım var. Memur maaşları var. Ya biz ezilen bir milletiz. Devletleşmeye çalışan bir ezilen milletiz. Bizim kendi dışımızdaki herkesle
siyaset zemininde ilişki kurmaya çalışmamız lazım.
Bu ilişkileri siyaset zeminine taşımadığımız siyasal hedefleri muhataplarımıza dayatıp kabul ettir-mediğimiz müddetçe yol alamayız. Çünkü yani özellikle bu sahadaki ABD'li komutanlar, ABD'li komutanlar deniliyor. Yani onlar ABD devleti değil. ABD'nin Yakın Doğu'da görevlendirdiği komutanlar, büyükelçiler, bunlar sahadalar, rapor hazırlarlar, Pen-tagon'a gönderirler. Pentagon başkana gönderir falan. Bizim muhatabımız siyasileridir. ABD devlet başkanıdır, ABD bakanlıkları vesairedir. Aynı şeyi işte diğer devletler için de geçerlidir. Çünkü bu komutan-ların verdikleri sözlerin hiçbir garantisi yoktur. Geçmişte Güney Kürdistan'da da gördük. Batı Kürdistan'da da gördük. Bu komutanların bazıları iyi niyetle de Kürtlerle dostluk ilişkisi geliştirmiş olabilir.
Ama devletler bu kendi personellerinin dostluk ilişki-lerine göre kararlar almıyorlar. Çıtayı daha yüksekte tutmak lazım. Devlet de aklıyla düşünüp devlet gibi davranmaya çalışmamız lazım.
Baflel Talabani'nin Mazlum Kobani'yi ziyaret etmesini İran'la ilişkilerini bir biçimde elimine etmesimidir?. Ya da başka şeyler mi vardır? Daha sonra Güney Kürt yönetimiyle buluşturma. Bunları bir araya yani bir güç birliğine dönüştürmek gibi bir imkanları olabilir mi? Çünkü bu Amerika koalisyon güçleri komutanı da içinde onlarla birlikte hazır bulunmasını ben önemsiyorum.
.
Yani ABD'nin bu çabaları yeni değil. Suriye'de 2011-2012 de başladı. Hatta biliyorsunuz 2012 2013 te başlayan İmralı süreçleri aslında Türkiye'nin Güney Kürdistan ve PKK güçleriyle birlikte Esad'a karşı savaşmasını programlanmış idi. Bu Mısır darbesine kadar öyle sürdü. Sonra Mısır darbesi ABD'yle Türkiye arasında bir gerilime ve uzaklaşmaya yol açtı. Sonra da PKK Türkiye'yle birlikte Esat'a karşı savaşma İmralıdan vaaz edilen bu planı reddetti. As-lında bu İmralı görüşmelerinin 2014 sonunda aslında bitmesi Milli Güvenlik Kurulu'nun kararıyla bitirilmesi, sonra 2015 Temmuz'da ilan edilmesinin ana nedeni bu idi.
Şimdi bugün Kürdistan'da bölgedeki, yani dünyada süre giden postmodern dünya savaşında Kürtler tek taraf değiller. Kabahatlarıylan iki çizgi var. Bu çizgilerden biri daha çok işte PDK'nin temsil ettiği ABD ve Batı'yla iş tutma çizgisidir. Buranın en zayıf tarafı bu ilişkinin Türkiye üzerinden sürdürülmesidir. Yani bu ilişkinin içinde Türkiye'nin de varlığıdır. Esas bizi tehdit eden bu çizgi de budur. Öbür taraftan da özellikle PKK'nin temsil ettiği Avrasya çizgidir. PKK dediğim zaman Kandil PKK'sini kastediyorum Güney Kürdistan'da da YNK, zaman zaman Goran bu çizgiye yakın davranıyorlar. Şimdi bu koalisyon güçlerinin, ABD'nin, Avrupa'nın etkilerinin sonuç vermesi için Kürdistani siyasetin bu üçüncü dünya savaşında bir-likte bir ortak siyasete sahip olmaları lazım. Bu ortaklık olmadığı müddetçe bunu başarmak zordur.
Yani işte Mazlum Abiyi ne ölçüde PKK'den bağımsız davranabilir? Biliyorsun geçenlerde de PKK yönetici-leri dediler ki ABD İran'ı bölüp parçalayacaktı biz izin vermedik. Fakat sonuç itibariyle Mazlum Abdi PKK'li bir kadro. PKK askeri kadrosuydu. Suriye'de de savaş başlayınca Sahaya gönderildi. Sahada YPG'yi örgütlüyen kadroların başında gelir Mazlum Kobani. Zaman zaman yine PKK'li olduğunu hissettiren açıklamaları var. Ama biz bekliyoruz ki şu anki ko-numu yani artık Batı Kürdistan'da belli bir halk kesi-mini temsil ettiği için bu konumuyla PKK'ye mesafeli davranabilmesidir. Bu Kürtlerin belki yani birçok Kürt'ün ortak beklentisidir. Ama bu gerçekleşecek mi? Bilmiyoruz. Dolayısıyla orada çözümü daha yukarılarda aramak lazım. Yani öncelikle gitsin bir Neçirvan Barzani ve Mensur Barzani'yle anlaşsın
Yani sen Güney Kürdistan'da hükümet ortağı olduğun bir partiyle anlaşamıyorsan ve birbirinizin arkasında çeşitli dolaplar çeviriyorsanız bu konumu sürdürdüğünüz müddetçe ne Batı Kürdistan'a ne Kuzey Kürdistan'a ne Doğu Kürdistan'a hiçbir ciddi katkıda bulunamazsınız.
Hocam yapılan seçimlerle birlikte bugün asıl güç KDP dır. Dolayısıyla asil güç o olduğu için diğerlerine abilik yapabilir. Diğerlerini yönlen-direbilir. Diğerleriyle de mevcut gücünü paylaşabilir. Bu sınır bölgelerinde iki yüz fazla bile üst alanları kuruldu. Bu Peşmergeler yedi bin Peşmerge geri kalanı Irak ordusuna bağlı bu sınır belge-lerinde bu üslerde sınır bölgelerinin korunacağı ve batı devletlerinden de yani teknik anlamda da gerekli desteği alabileceklerini belirtir ve bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Yani öncelikle konu, Bafıl Talabane olduğu için PDK değerlendirmesi yapmadım. Arada Türkiye'yle ilişkile-rine göndermede bulundum. Ama konumuz YNK ve Bafıl Talabani olduğu için PDK değerlendirmem ol-madı. Yoksa ben esas itibariyle özellikle 2003 ten bu yana ulusal ordu ulusal asayiş, ulusal bir ekonomi kurulmamasının esas itibariyle PKK'nin sorum-luluğunda olduğunu söylüyorum. Bu PDK kötüdür anlamında değil. Sorumluluk ondadır. Hatta yani Kerkük felaketinde bile YNK'in bir tarafı ihanet etmiş olsa bile o yenilginin esas sorumlusunun PDK olduğunu falan söyledim. Mevzumuz o olmadığı için bunları tartışmadım.
Sorduğum son soruya gelince işgalci devletler bizi sıkıştırıyorlar. Bir sistem içine çekmeye çalışıyorlar. Devlet nizamları içine çekmeye çalışıyorlar. Iki
küçültmeye çalışıyorlar. Bak şimdi Irak Devleti'nin Türkiye ve İran destekli Irak devleti politikası şudur. Güney Kürdistan'ı üç ile sıkıştıralım. Sonra da zaten üçüyle sıkıştırınca buradan böyle ciddi bir federal yönetim çıkmaz. Giderek bir eyaletler sistemine dönüştürelim. Yani 2005 ten bu yana Irak hükümetinde değişiklikler oldu ama bu temel hedef, bu temel politika değişmedi. Ve bu politika Türkiye ve İran tarafından da desteklenen bir politikadır. İkincisi hem Güney Kürdistan'da, hem Batı Kürdistan'da Kürt hareketini egemen devlete muhtaç kılmaya çalışıyorlar. Yani Türkiye saldırıyor. İran saldırıyor. ve beri taraf-tan bir bakıyoruz Kürt siyaseti diyor ki işte bu devlet-ler bu sınırlardan resmen Bağdat sorumludur. Bağdat bu sınırları korumalıdır diyor.
Irak ordusunun Kürdistan'ın iç sınırlarına gelmesi kürdistan yeniden işgal edilmesidir. biz bunu böyle görüyoruz. Çünkü biz Kürdistan'a yani Kürdistan'ın güneyini Irak'ın bir parçası olarak görmüyoruz. Biz Kürdistan'ın güneyini Kürdistan'ın bir parçası olarak görüyoruz.
Yani bu hocam bu çerçevede sanıyorum bir beş gün önceydi. Irak Dışişleri Bakanı Federal Irak Dışişleri Bakanın şöyle bir açıklaması olmuştu. Bu Güney Kürdistan'a yönelik saldırıları da yani hem Türkiye cephesinde hem İran cephesinde Kürtleri Kürt örgütleri bahane edi-lerek saldırılarını ilgili bir röportaj yapıyor. Işte şöyle diyordu. Bu sorun İran Türkiye ve Irak'ın bir araya gelmesiyle çözülür. Siz kısaca bunun yani bu da biraz manidar geldi bana buyurun.
Yapmaya çalıştıkları odur. Onu anlatmaya çalışıyo-rum. ve maalesef Kürdistani siyaset de buna teşne Yani Türkiye saldırdığı zaman PDK'de, YNK de, PKK'de, Irak devletine çağrılarda bulunuyorlar. Aynı oyun Suriye'de sürdürülüyor. Türkiye tehdit ediyor. Hatırlarsanız Afrin'de Rusların PKK'ye önerileri oydu. Siz Sınırdan çekilin. Oraya Rus askeri şey Suriye askeri girsin. Türkiye saldırmaz. Aynı oyun Sere Kanı, Gıre Sipi de tezgahlandı ve şimdi zaten Batı Kürdistan'da da boydan boya Türk askeri devriye atıyor beri tarafta da Suriye askeri devriye atıyor.
Bu Kürdistani siyasi stratejik hedefleri geriletme ope-rasyonlarıdır. ve Kürdistani siyasetin bu konuda duyarlı olması lazım. Yani şu anda zaten Güney Kürdistan'ın yüzde kırk beşi Irak devletinin fiili işgali altındadır. Yani Güney Kürdistan teretoryası yeniden bölünmüştür. Yüzde kırk beşi Irak ve Haşdi Şabi çe-telerinin denetimindedir. Yüz elli beşi de PDK ve YENEKE devletlerinin denetimindedir. Dolayısıyla böyle baktığınız zaman Güney Kürdistan üç parçadır. Bir parçası Irak'ın bir parçası YENEKE'in bir parçası PDK nin gücü yettiği yerlerde PKK'nin gücü yettiği yerlerde Türk devletinin Şimdi önce Teritorian'ı birleştirmen lazım. Teritoria üzerinden siyasal mücadeleyi yürütmek lazım. ve benim esas talebim ki odur ki Kürdistan hiçbir parçasında hiçbir yabancı asker kalmamalıdır.
Kürdistan'ın sınırlarını, Kürdistanlar yönetmelidirler. Kürdistanlar korumalıdırlar. Bu uzun bir meseledir. Uzun bir süreçtir. Oraya varmamıza kadar daha on binlerce şehit vereceğiz. Ama bu perspektifi Kürdistani siyasetin içselleştirmesi gerektiğini düşünüyorum. İşgalci devletler bizi öbür işgalci devletle korkutarak kendisi egemenlik sahasını arttırmaya çalışıyor. Suriye Devleti'nin de Irak dev-letinin de esas yapmaya çalıştığı budur.
Bunlar ancak birlikte karşı çıkabilinir. Ulusal stratejik bir devlet aklıyla ve birlikte davranarak buna karşı çıkılabilinir. İç bölünmüşlük sürekli işgalci devletlerin bizim içimizde manevra yapmalarına olanak sağlar. Bunun önünü kesmenin yolu devlet aklıyla ulusal birlik sağlamaktır.
O da bizde yok. yani bizde yok.
Eskiden birçok şey yoktu bizde. Eskiden parlamentomuz da yoktu. Şu anda var. Ama eksik aksak çalışıyor. Demek ki olacak. Bizde şimdi olmayanlar da yarın olacak. Bizim vazifemiz ne? Bunun bir an önce olmasını sağlamaya çalışmak. ve gücümüzün, se-simizin yettiğince de bağıra çağıra bunu talep et-mektir. Yani bize şimdi bu yok diye ilanihaye olmayacak değil. Eninde sonunda bizde de olacaktır. ve bize de, ulusal ordu da olacak, ulusal iktisat da olacak, ulusal asayiş de olacak. Ulusal bir dış politikada olacaktır.
Çok güzel. Ben bu bizim bu partilerle çok umutlu değilim de Çünkü son yaşanan otuz beş yıla bakıyorum. pek umutlu olamıyorum doğrusu.
Burada şunun üzerinden atılıyorsun. Kürdistan'da düşman artık sadece bir dışsal olgu değil. Kürdistan'da düşman artık aynı zamanda bir içsel olgu. Yani partilerden şikayetim var sitem edilebilir gazın yapılabilinir. Ama içimizdeki düşmanın eli çok daha yıpratıcıdır ve aslında biz farkında olmasak da içimizdeki sorunları tartışırken aynı zamanda düşmanın elini tartışıyoruz.