Daha önceleri çeşitli vesilelerle "Ararat Hükümeti", Kurdistan Ulusal Lıgası-Xoybûn ve "İhsan Nuri Paşa'nın Anısına" kaleme aldığım yazılarda sık sık İhsan Nuri Paşa'nın yaşamı ve mücadelesi üzerine durdum.
Fakat, hâlâ İhsan Nuri Paşa'nın yaşamı, mücadelesi ve eserleri konusunda bir dizi açığa çıkarılması gereken hususlar var, İhsan Nuri'nin bilinmeyen ve açığa çıkarılması gereken yanları var.
Örneğin değerli Kürd tarih araştırmacılarından ve şehid M. Cemil Rojbeyani'nin "Kürdlerin Kökeni" adlı eserin İhsan Nuri Paşa'ya ait olmadığına dair iddiası..
Başka biri söylese fazla bir şekilde ciddiye alınmayabilinirdi. Fakat, eğer Kürd tarihinin aşıklarından biri olan ve aynı zamanda İhsan Nuri Paşa'nın en yakın dostlarından biri olan M. Cemil Rojbeyani böyle bir şeyi söylüyorsa ciddi bir şekilde üzerine düşünülmesi gerekir.
Rojbeyani'nin bu iddiası üzerine onlarca yıl geçmesine karşın hâlâ bu konu hiç bir Kürd araştırmacısı tarafından incelenmiş değildir.
Aslında İhsan Nuri Paşa'nın İran'daki sürgün yaşamı hakkında da Kuzey Kürdistan'da fazla bir şey bilinmiyor.
Bugüne kadar çeşitli Kürd şahsiyetleri, bölgeleri ve aşiretleri hakkında yaptığım araştırmalar ve yayınladığım yazılar ardından konularla ilgili olan bir çok Kürd benimle farklı kanallarla ilişkiye geçtiler.
Sömürgeciler, Kürdlere ve Kürdlerin tarihine ilişkin giriştikleri jenosidlerden dolayı bir çok Kürd yıllar sonra jenosid kurbanı olarak, ailelerinin, bölgelerinin, aşiretlerinin tarihini ve ailelerinden gelen tanınmış Kürd şahsiyetleri hakkında bilgi ve belgelerin peşinde koşuyorlar.
Ne yazık ki, bu güne kadar İhsan Nuri Paşa hakkında yapılan çalışmaların hiç birinde İhsan Nuri'nin yaşıyan akrabaları hiç gündeme gelmediler.
İhsan Nuri Paşa'nın evlatlık olarak aldığı Zehra adlı kızın dışında çocukları olmadığını biliyoruz.
İhsan Nuri bir aşiret yapılanmasından geliyor ve acaba amcaları yada dayıların çocukları yokmu?
Ne yazık ki bugüne kadar bu husus üzerine hiç durulmadı. Hiç kimse de İhsan Nuri Paşa'nın akrabası olarak ortaya çıkmadı..
Mesela İhsan Nuri Paşa'nın eşi Yaşar Hanım'ın akrabaları biliniyor. İran'a gidip Yaşar Hanımla görüşüyorlar. Yaşar Hanım bir kaç defa Türkiye'yi ziyaret ediyor. Bende Yaşar Hanım'ın akrabalarından biriyle ilişkiye geçtim..
Fakat, şimdiye kadar İhsan Nuri Paşa'nın hiç yakın bir akrabası ortaya çıkmış değil..
Acaba akrabaları yok mu?
Acaba, sömürgecilerin vahşetlerinden dolayı mı ortaya çıkamıyorlar?
Bilmiyorum.
İhsan Nuri Paşa'nın ailesi ve yaşamı hakkında daha detaylı bilgiler elde etmek için bu hususunda irdelenmesi gerekir.
İhsan Nuri Paşa hakkında daha ciddi bir arşiv oluşturmak amacıyla kafama takılan bir iki soruyu sesli bir şekilde ifade etmeye çalıştım.
Bugün burada üzerine durmak istediğim nokta değerli Kürd araştırmacılardan Dr. Yasin Serdeşti'nin " Dr. Haşimi Şirazi'nın Anılarında Ararat Kartalı İhsan Nuri Paşa'nın sürgün yaşamı üzerine bir kaç sayfa" adlı makalesindeki İhsan Nuri hakkındaki bilgilerdir.
Dr. Haşimi Şirazi'nın anıları 2001 yılında Tahran'da Farsça, "Xatirat Dr. Haşimi Şirazi" adı altında 282 sayfadan oluşan iki cilt halinde yayınladı.
Dr. Haşimi Şirazi, İhsan Nuri Paşa'nın en yakın dostlarından biriydi. O da yıllarca Tahran'da yaşadı ve bu süreçte ailesel olarak çok yakın ilişkiler içindeydiler.
Dr. Haşimi Şirazi, yurtsever ve politik bir Doğu Kürd kadrosuydu.. Şirazi, "Demokratik Kürdistan Cumhuriyeti" Başkanı, Pêşewa Qazi Muhammed'in eniştesiydi.Dr. Haşimi Şirazi Kürdistan Cumhuriyeti ve Kürdistan Demokrat Partisi kurulmadan önce Doğu Kürdistan'da kurulan ve çok ciddi bir kitle tabanına ulaşan "Komelay Jiyanewe Kurd"un yani bizim kısacası "JEKAF" dediğimiz oluşumun üyelerinden biriydi. Dr. Şirazi, Pêşawa Qazi Muhammed'in istemi doğrultusunda Tahran'a gidiyor.
Demokratik Kürdistan Cumhuriyeti’nin yıkılmasından sonra Dr. Haşimi Şirazi, İran Komünist Partisi TUDEH ile ilişkiye geçiyor. Geçen yüzyılın altmışlı yılların ortalarında tutuklanıyor ve bir kaç yıl hapis yatıyor. Dr. Şirazi Tahran’da Diş hekimliğini okuyor ve yıllarca Mahabad dahil olmak üzere bir çok Kürdistan ve İran şehrinde diş doktorluğunu yapıyor.
Dr. Haşimi Şirazi, 1997 yılında Tahran’da kanser hastalığından dolayı fiziki yaşama veda ediyor. Cenazesi Mahabad’a götürülüyor Kürdistan Milli Şairlerinden Hêmîn ve Hejar Mukriyanî’ ikilisinin mezarlarının yakınına “Budax Sultan Mezarlığında” toprağa veriliyor.
Dr. Haşimi Şirazi, uzun yıllar Tahran’da yaşadığından dolayı kendi söylemiyle “Ararat Kartalı, İhsan Nuri Paşa” ile yakın dostluk kuruyor ve bu ilişki İhsan Nuri’nin ölümüne kadar devam ediyor.
“Ararat Kartalı, İhsan Nuri Paşa” Cibranlı Xalid Bey’in önderliğinde kurulan Azadi Partisi’nin kurucu “40 Kahraman”(İsmail Hakkı Şawês)larından biri olarak “Beytülşebbab Direnişi”ne ve daha sonra “Ararat Hükümeti” döneminde de yıllar boyunca sömürgeci Türk devletinin korkulu ruyası haline gelen Kürd subaylarından biriydi.
İhsan Nuri Paşa, “Ararat Hükümeti” döneminde sömürgeci Türk devletine karşı yürütüğü tavizsiz mücadelesi dünyanın tüm Kürdleri tarafından sempatiyle karşılık buluyordu. Bu anlamda o Doğu Kürdleri tarafından tanınan bir Kürd lideriydi.
Dr. Haşimi Şirazi, Mahabad’tan Tahran’a gitmeden çok önceleri Kuzey Kürd liderlerinden General İhsan Nuri Paşa’nın Tahran’da ilticacı olarak yaşadığını biliyor. Tahran’a gittikten sonra yakın çevresine ve dostlarına İhsan Nuri Paşa’nın evini soruyor ve Tahran’ın ana caddelerinin üzerinde ve çevre mahaleleye düşen evini tespit ediyor.
Dr. Haşimi Şirazi, İhsan Nuri Paşa ile tanışmadan önce onun hakkında bazı bilgilere sahip olduğunu yazıyor. Bu bilgilerden biri Osmanlı devleti İngilizlerin işgaline uğradıktan sonra Mustafa Kemal, orduda subay olan İhsan Nuri Paşa ile bir antlaşma yapıyor. Bu antlaşmaya göre birlikte İngilizlere karşı ayaklanacakları ve İngilizler ülkeden kovulduktan sonra ortak bir Kürd-Türk devleti oluşacaklardı. Fakat, Mustafa Kemal yapılan antlaşmaya uymuyor ve tam tersini yaparak Kürdleri dıştalıyor.
Dr. Haşimi Şirazi İhsan Nuri Paşa’nın Xoybun’un talimatıyla Ağrı Dağı’na çekildiğini Mart 1920’den 1925 yılına kadar tam dört yıl boyunca Türk devletine karşı savaştı ve Özgür Kürdistan bayrağını Ağrı doruklarında dalgalandırdı.(Dr. Şirazi’nin Anılarından İhsan Nuri Paşa ilgili bölümleri Farsça’dan Kürdçeye çeviren Dr. Yasin Serdeşti, Dr. Şirazi’nin verdiği tarihleri haklı olarak düzeltiyor 1927 ve 1930 yıllarını veriyor)
Dr. Haşimi Şirazi, İhsan Nuri Paşa ve subay arkadaşları ve yandaşları İstanbul’dan gelerek Ağrı Dağı’na çıktıkların yazıyor. Bu bilgi yanlıştır. Çünkü, İhsan Nuri Paşa İran’dan Ağrı Dağına çıkıyor. Belkide bu bilgi Beytülşebbab hareketi için değerlendirilebilinir. İhsan Nuri ve yanındaki Kürd subayları Beytülşebbab ayaklanmasının yenilgisinden sonra yurt dışına çıktılar.
Dr. Haşimi Şirazi, Ağrı Direnişinin Türk devletine karşı 4 yıl sürdüğünü ve Türk devleti İran ve Sovyetler Birliği ile anlaşarak direnişten kurtulduğunu yazıyor. Dr. Şirazi, Sovyetler Birliği ve İran’ın İhsan Nuri’yi yaşanan gelişmelerden haberdar ettiklerini ve kendisine iltica kapısını açık bıraktıklarını söylüyor.
Yine Dr. Şirazi’nin verdiği bilgilere göre İhsan Nuri Paşa 110 kişiyle Ararat’ı terkederek Tebriz’e gidiyorlar. Tebriz’den İhsan Nuri Paşa postaneye giderek İran Şahına Tebriz’e geldiklerini telgraf ile bildiriyor. Fakat, İran bölgesel yetkilileri İhsan Nuri ve arkadaşlarının Tebriz’e kadar gittiklerinden haberleri yoktu.. Bundan dolayı İran Şah’ı kendi adamlarına kızıyor. Şah bölgedeki askeri komutan Muqedem ile ilişkiye geçiyor ve kendisine kızdıktan sonra ona İhsan Nuri ve arkadaşlarıyla birlikte Tahran’a gitmelerini istiyor.
Türk devleti İhsan Nuri Paşa’nın İran’a sığındığını duyduğu zaman hemen İran Şah’ı ilişkiye geçiyor ve İhsan Nuri Paşa’yı Türkiye’ye teslim etmesini istiyor.
Dr. Haşimi Şirazi, İran’ın kendi çıkarlarını korumak ve Türkiye ile dostluk ilişkilerini bozmamak amacıyla Türkiye’nin isteğini yerine getirmek niyetinde olduğunu yazıyor. Yine Dr. Şirazi’nin verdiği bilgilere göre Taşnak Partisi’nin İran bölümü başkanı Mr. Sarkis, İhsan Nuri’yi tanıdığından ve dostluk ilişkileri olduğundan dolayı İngiltere’nin Tahran Büyükelçisi’yle ilişkiye geçiyor ve bu kanal vasıtasıyla Türkiye’nin bu isteğini boşa çıkarıyor.
İran Şahı, Türklerin gönlünü almak için İhsan Nuri Paşa’yı Türkiye’nin sınırından uzak olan Kirman’a gönderiyor ve orada 4 yıl boyunca hapis yatıyor. 4 yıl sonra İhsan Nuri Paşa’ya Tahran’a gelme izni veriliyor ve düzenli gözetim şartıyla kalıyor. Bu arada İran devleti İhsan Nuri Paşa’ya aylık olarak 240 Tomanlık maaş bağlıyor. İhsan Nuri Paşa’nın bir iki arkadaşı dışında diğerleri kendi istekleriyle Irak üzeri Suriye’ye gittiler.
İhsan Nuri Paşa, eşi Yaşar Hanım ve Yaşar’ın annesi birlikte Tahran’da kalıyorlardı. Dr. Şirazi, İhsan Nuri Paşa’ya Zehra ismind bir evlatlık buluyor. Zehra İhsan Nuri ve Yaşar Hanımın ölümüne kadar kendilerine hizmet ediyor.(Daha detaylı bilgi için benim İhsan Nuri Paşa’nın Anısına adlı yazı serime bakabilirsiniz)
Dr. Şirazi’nin verdiği bilgilere göre, İhsan Nuri, alçak gönülü, yüksek ahlaklı, kimseden kötü olarak bahsetemeyen ve yumuşak bir insandı. Tahran’da yaşıyan özgürlükçü kesilen bir çok insan İhsan Nuri Paşa’yı bayramlarda dahi ziyaret etmiyorlardı. İhsan Nuri Paşa yalnız bir insandı, hiç bir zaman kötü durumundan dolayı yakınmıyordu ve hiç kimseden bir beklentisi de yoktu. İhsan Nuri ülke ve dünyadaki gelişmeleri yakından takip ediyordu. Bir çok alanda düşünce sahibiydi. Dr. Şirazi’nin verdiği bilgilere göre İhsan Nuri Paşa Kürd ve Kürdistan aşığıydı. Kürdler hakkında yazılan küçük bir şeyde olsa onu memnun ediyordu.
Dr. Haşimi Şirazi’nin anlatımlarına göre 1953 yılında İran Şahı yeniden iktidara geldi ve SAVAK’ı yeniden oluşturdu. İhsan Nuri Paşa’nın maddi ve manevi durumu çok kötüydü.
İhsan Nuri Paşa, eşi Yaşar Hanım ve Dr. Şirazi’nin kendilerine bulduğu evlatlıkları olan Zehra ile birlikte İran ordusunda havacılık alanında görevli olan bir subayının evinde iki odada kirada oturuyorlardı. Bilindiği gibi Yaşar Hanım’ın annesi 1945’de vefat etmişti ve Tahran’da toprağa verilmişti.
İhsan Nuri Paşa ayda 240 Toman ilticacı maaşı alıyordu. Bu paranın 140 Toman’ının kiraya veriyorlardı. Geriye kalan 100 Toman ile 3 kişi bir ay boyunca geçinmek zorundaydılar.
Dr. Haşimi Şirazi, İhsan Nuri Paşa’nın çok gururlu bir insan olduğunu, fakir ve geçimini sağlamakla zorlandığını dışarıya sızdırmak istemiyordu. Bazen kirlenmiş tabak, tencere, çatal ve kaçıkları bilinçli bir şekilde suyun başında bırakarak evde kazan kaynadığı ve sıcak yemeklerin yapıldığı imajını veriyorlardı. Ama, aslında İhsan Nuri Paşa’nın kuru ekmek ve sudan başka bir şeyleri yoktu. İhsan Nuri Paşa, bir Kürd liderinin ve milletinin özgürlüğü için tüm yaşamını feda eden birinin, milleti tarafından terkedildiğini ve yoldaşlarının kapısını çalmadığını bilinmesini istemiyordu.
Dr. Şirazi İhsan Nuri Paşa’nın içinde bulunduğu kötü durumdan çok rahatsız duyduğunu ve bu durumdan kurtulmak için İhsan Nuri’ye bir öneri götürdüğünü söylüyor.
Dr. Şirazi önerisinde devlete bir mektup yazmasını, Şah Rıza döneminde kendisine verilen 240 Toman ile geçimini sağlamadığını, ya benim yaşamımı iyileştirmek için bir çok çözüm, yada İran’ı terketmek için bana izin verin şeklindedir.
İhsan Nuri, Dr. Şirazi’nin yapmış olduğu öneriyi reddediyor. Gerekçe olarak İhsan Nuri bu girişimin dilencilik olduğunu, hem kendi kişiliğini ve hemde milletinin ulusal kişiliğini Şah’ın yanında küçük düşüreceğini ileri sürüyor.
Dr. Şirazi yapmış olduğu önerinin arkasını bırakmadığını, başka bir gün bu öneriyi Yaşar Hanım’a açtığını ve kendisinden yardım istediğini yazıyor.
Dr. Haşimi Şirazi, Yaşar Hanım’a mektubu yazacağını, iki gün sonra yeniden geleceğini ve Yaşar Hanım’dan bu arada İhsan Nuri Paşa’yı yumuşatmasını istiyor.
Bu arada Dr. Haşimi Şirazi, Şah’a gereken mektubu yazıyor ve bir kaç gün sonra Yaşar Hanım’ında hazır bulunduğu bir anda İhsan Nuri’yi ziyaret ediyor ve mektubu önüne koyuyor. Böyle bir ortamda İhsan Nuri sessiz kalmayı tercih ediyor. Dr. Haşimi Şirazi, kendi eliyle mektubu postaya veriyor. Aradan bir ay geçmeden İhsan Nuri ilticacı maaşını almaya giderken yetkililer kendisine 2000 Toman veriyor. İhsan Nuri Paşa parayı aldıktan sonra şehir otobusuyla Dr. Şirazi’ye uğruyor ve ona durumu anlatıyor.
Dr. Şirazi, İhsan Nuri’ye verilen paraya çok sevindiğini ve sanki kendisi milyonlarca Toman kazandığı duygusuna kapıldığını yazıyor.
Bu taraihten itibaren İhsan Nuri Paşa aylık olarak 2000 Toman maaş aldı.. Geçmişte mecburiyet karşısında İhsan Nuri Paşa’yı ziyaret edenler de daha sık gitmeye başladılar. Bu arada İhsan Nuri Paşa’yı ziyaret eden ziyaretçilerde çoğaldı. Eskide gelen misafirlere ancak kesme şekerle çay ikram edebiliyordu. Bu sefer misafirlerine kahve, tatlı ve hatta meyve çeşitlerini dahi ikram edebiliyordu.
Dr. Haşimi Şirazi, İhsan Nuri Paşa ile olan ilişkilerine değinirken kendisinin bu yüksek değerli Kürd liderine karşı özel bir saygısı olduğunu, tanıdığı günden ve ölümüne kadar kendisinden uzaklaşmadığını yazıyor.
Dr. Şirazi, bir hafta içinde kendisini 2 yada 3 sefer ziyaret ettiğini ve elinden geldiği ölçüde kendisine hiç bir yardımı esirgemediğini yazıyor. Dr. Şirazi, İhsan Nuri Paşa’ya karşı derin bir saygısının olduğunu ve kendisinden ne istediyse yaptığını yazıyor.
Dr. Haşimi Şirazi, İhsan Nuri’ye 4 defa motosiklet çarptığını ve dörtüncüsünde İhsan Nuri’nin yaşama veda ettiğini yazıyor. Acaba bu kazalar!!! tesadüfi midir? diye soruyor. Dr. Haşimi Şirazi, İhsan Nuri Paşa’nın 1892 yılında dünyaya geldiğini, 6 Mart 1976 tarihinde saat 18.00’de motorsiklet çarpması neticesinden bir gün Sina hastanesin de kaldıktan sonra vefat ettiğini yazıyor. İhsan Nuri Paşa Tahran’da bulunan “Behişti Zehra Mezarlığı”nda 58/9 bölümünde ve 12 sayılı parçada toprağa verildi.
Dr. Haşimi Şirazi’nin anlatımına göre İhsan Nuri Paşa’yı toprağa verme töreninde Yusuf Kurdnijad’ın kaleme aldığı İhsan Nuri’yi öven ve ulusal yanı güçlü olan bir şiiri okuduğunu ve şiirin orada bulunanları duygulandırdığını ve hatta ağlattığını söylüyor. Dr. Haşimi Şirazi’nin verdiği bilgilere göre bu merasim de iki tane SAVAK yönetici yardımcıları, bazı Savak birimlerinin yöneticileri, Barzani ailesinin bir kaç temsilcisi, Caf Aşiretinden bazı şahsiyetler ve Tahran’da ikamet eden geniş bir Kürd kitlesi hazır bulunuyordu.
Dr. Haşimi Şirazi, O dönemler İhsan Nuri Paşa’nın mezarının başında ulusal bir şiir okumak kolay bir iş değildi, diyor. Dr. Şirazi’nin anlatımına göre şiiri okuduktan sonra bir çok arkadaşın ortak kanısı törenin bitiminden sonra kendisini tutuklayacakları yönündeydi. Fakat, tören sona erdikten sonra kimse kendisini tutuklamadı diyor.
İhsan Nuri Paşa, Dr. Haşimi Şirazi’ye ara sıra başından geçen olayları anlatmış. Dr. Şirazi İhsan Nuri Paşa’nın başından geçen bir kaç anekdot’u aktarıyor.
İhsan Nuri Paşa ve yanındaki 5 Kürd subayı İstanbul’danayrılıp Ararat’taki direnişçilere katılmak için yola çıktıkları zaman Türk askeride her tarafta onları arıyormuş.(Aslında bu olay Beytülşebbab Direnişinden önce yada sonrası olabilir-Aso) İhsan Nuri ve arkadaşları bir tepeyi aştıklarında bir Türk birliği ile karşı karşıya kalıyor. Bu birlik onları arıyordu. İhsan Nuri’nin yanındaki Kürd subayları İhsan Nuri’ye geri dönelim ve bir yerlerde gizlenmeye çalışalım diyor. İhsan Nuri bu öneriyi tehlikeli buluyor. Çünkü zaten askerler tarafından görülmüşlerdi. İhsan Nuri hemen birliğin başında bulunan komutana doğru gidiyor ve kendisine isyancıları aradıklarını, yanlışlıkla bu alana geçtiklerini ve misafir olarak kabul edilip edilemeyeceklerini sorar. Yemekleri yedikten sonra Türk birliğinin komutanı kendilerine iki rehber verip yolcu ediyor. Belli bir dönem sonra İhsan Nuri ve arkadaşları tehlikeli bölgeyi aştıklarına inandıkları an kendilerine verilen rehberleri geri gönderiyorlar. İhsan Nuri, rehberler aracılığıyla Türk birliğinin komutanına kendilerine gösterdikleri misafirperlikten dolayı bir teşekkür mektubunu yazıyor ve altına İHSAN NURİ PAŞA imzasını attıyor.
Dr. Haşimi Şirazi’nin anlatımlarına göre bir gün İhsan Nuri Paşa Ağrı dışına özel bir görev için göndermek için yoldaşını arıyor.
Tam bu süreçte İhsan Nuri Paşa bir tepenin başında siper kazmış bir Türk subayını ve yanındaki bir grup Türk askerini görüyor. Yanlarında da bir hayli askeri malzeme var. İhsan Nuri Paşa Türk birliğini gördükten sonra bir plan düşünüyor ve hemen ardından yüksek sesle 3 Kürd birliğinin ismini sayarak saldırıya hazır olun talimatını veriyor. Ondan sonra İhsan Nuri Türk askerlerine dönüyor ve kendilerine “Biz kimsenin ölmesini istemiyoruz. Yalnızca silahları istiyoruz. Eğer sağ kalmak istiyorsanız silahlarınızı teslim edin” diyor.
İhsan Nuri Paşa’nın bu talimatı üzerine Türk asker ve subayları ellerini havaya kaldırarak siperlerinden çıkıyorlar. Bu arada İhsan Nuri Paşa silahlarını yere atmalarını istiyor. Ardından İhsan Nuri askerlerden silahları istediği noktaya taşımalarını istiyor. Askerler İhsan Nuri’nin bu emrinide yerine getiriyorlar.
Daha sonra İhsan Nuri Türk subayına dönerek yanında hiç kimsenin olmadığını, tek başına olduğunu, Kürd birliklerine verilen talimatın blöf olduğunu ve böyle bir taktikin askeri okullarda öğretilmediğini söylüyor.
Ardından İhsan Nuri askeri serbest bırakıyor..
Dr. Şirazi anılarında örgüt ve yeraltı mücadelesi hakkında bilgi sahibi olmak amacıyla TUDEH’e üye olmadan önce İhsan Nuri’ye danıştığını ve bu konuda İhsan’ın rıza gösterdiğini söylüyor.
Dr. Şirazi’nin verdiği bilgilere göre İhsan Nuri Paşa’nın içinde olduğu bir grup Tahran Kürdleri “KOMA REŞ” adı altında bir yapılanmaya gittikleri görülüyor. “KOMA REŞ” i oluşturan Kürdler çeşitli devlet ve hükümet kurumlarında yüksek mevkilerde bulunan Kürdlerdi. Bu grubun üyelerinden İhsan Nuri Paşa’nın dışında Sadiqi Henceri Azer ile Sarımaldin Sadiq Weziri’lerin isimlerini veriyor.
Dr. Şirazi “KOMA REŞ” in amacı konusunda tam bilgiye sahip değil. Fakat, grubun Kürd meselesini ileri götürmek, büyük devletlerin ve özellikle ABD’nin dikkatlerini İran Kürdlerinin üzerine çekmek amacında olduğunu yazıyor.
Dr. Haşimi Şirazi “Koma Reş benden Amerika’lıların Kürd meselesine ve Kürdistan’ın kaderi hakkında ne düşündüklerini öğrenmek istiyorlardı. Benden Amerikalılardan bu soruları cevabını öğrenmemi istediler. Bende Archie Roosevelt aracılığıyla tanıştığım Mr. Müller ile ilişkiye geçtim.(İkiside Amerika Büyükelçiliğinde çalışıyorlardı-Serdeşti) Bende Koma Reş’in sorularını Mr. Müller’e sordum. Mr. Müller sorduğum sorulara cevaben Kürdlere karşı ABD gibi super bir gücün tavrı, benim yetkilerimi aşıyor. Bir kaç gün bekleyiniz, Washington ile ilişkiye geçeceğim ve uygun bir cevap vereceğim dedi..
Belli bir süre sonra Müller benimle görüşmek istediğini bildirdi. Bende Müller’e gittim. Müller bana belli bir dönemden beri Amerika Türkiye, İran, Irak ve Pakistan arasında dostluk ilişkilerini geliştirmek için uğraşıyor. Bu dört devlet arasında resmi dostluk ilişkileri için büyük mesafe alınmıştır.(Burada amaç Bağdat Paktı ve daha sonra Cento olayıdır) Müller bana Amerika, sonuçları nereye varacağı belli olmayan bir şey için 4 devleti karşısına almayı çıkarlarına uygun görmüyor. Fakat, eğer Amerika Sovyetler Birliği ile bir savaşa girer ve kazanırsa yada eğer Sovyetlerle 100 yıl boyunca bir savaşa girme ihtimalı ortadan kalkarsa, Amerika Büyük Bir Kürdistan Devleti’nin kurulması için Kürdlere yardım edecektir.” dedi.
Dr. Şirazi, Müller’den aldığı cevabı İhsan Nuri Paşa’ya aktarıyor ve aynı zamanda üyesi olduğu TUDEH partisinede bilgi veriyor.
Tudeh Partisi’nin o dönmeler “Merdem “ adlı gazetesi yasaklanmıştı ve yerine “Şehbaz” çıkıyordu. Bir kaç gün sonra “Şehbaz” gazetesi “Büyük Kürdistan’ın Kurulması Üzerine” anabaşlığı altında tam dört sayfalık bir yazı yayınlıyor. Dr. Şirazi “iyiki benim ismimi vermediler” diye seviniyor.
Dr. Haşimi Şirazi anılarında o dönemler ABD Tahran Büyükelçiliği’nde askeri ateşe yardımcısı olan Archie Roosevelt ile İhsan Nuri Paşa arasında yapılan görüşme üzerine duruyor. Dr. Şirazi Roswelt’in Kürd dili, edebiyatı, Kürdlerin yaşamı, kültürleri, tarihleri ve Kürd siyasal hareketine karşı büyük bir ilgisi vardı, öğrenmek ve bilgi sahibi olmak istiyordu diyor. Dr. Şirazi Roswelt’e Kürd öğretiyor.
Dr. Şirazi’nin aktardığına göre Archie Roosevelt’a göre İhsan Nuri Paşa’nın dışında Tahran’da devrimci bir geçmişe, renkli bir kaleme sahip olan bir başka Kürd aydını yoktu. Roswelt İhsan Nuri Paşa ile görüşmek istiyor. Dr. Şirazi Archie Roosevelt ile İhsan Nuri Paşa arasındaki görüşmeyi İhsan Nuri’nin evinde örgütlüyor. İkisinin tanışma sürecinden sonra İhsan Nuri Paşa söz alıyor ve Archie Roosevelt ’e “Kürd halkı ırk olarak ari ırkından ve Hint-Avrupalı grubun büyük bir koludur. Çok eskiden ve günümüze kadar aşiret yapılanması var. Kürdler, milli aşiretlerinin gelenek ve göreneklerine çok bağlılar. Hepsi vatanları için ölüme hazır, mert, şövalye ve cesurlar. Kürdler asıllarıyla gurur duyarlar. Kürdler hakları için büyük bedeller ödediler. Kürd erkekleri aile içinde kendilerini iyi bir baba ve ailesinden sorumlu olarak görüyorlar. Kürd kadınlarının aile ve toplum içinde yüksek bir konumları vardır. Bölgede Kürd kadınlarının rolü islami ve gayri islami kadınlarla kiyaslanmaya bile gerek yok.
Kürdler 20 milyondan fazladır. Türkiye, Irak, İran, Suriye ve Sovyetler Birliği gibi 5 devlet arasında parçalanmışlar. Birinci dünya savaşından sonra o dönemin zaferle çıkan büyük güçleri yenilgi almış Osmanlı devletinin yerine bir kaç devlet kurdular. Ne yazık ki, bu devletlerin sınırları ulusal temellerde ve insani kriterlere göre değil, daha çok devletlerin çıkarları temelinde çizildi. Sonucu görüyorsunuz, topraklarımız ve milletimiz param parça edildi. Ben ve tüm milletim Britanya, Rusya ve özellikle sizlerden yani ABD’den çok şikayetçiyiz. Siz halkların özgürlük ve adeleti bayrağını dalgalandırarak Kürd milletinin özgürlüğü konusunda lakayıt davrandınız, yoksul Kürdlere vediğiniz sözleri tutmadınız. Milliyetler Cemiyetinde azınlık hakkını dahi kendilerine layik görmediniz.
Fakat gerçek şu ki, görüldüğü gibi bu halk hakları ve özgürlüğü için kimseye boyun eğmez. Bu topraklar üzerinde ve farklı bölgelerde peş peşe başlatılan devrimler bu gerçekliğin ispat edilmiş belgesidir. İnanıyorum ki bu halk mücadelesinden vaz geçmez. Mücadele günden güne daha da kızışacak, genişleyecek ve kanlı olacaktır. Çünkü, Kürdler kendi doğal haklarını elde etmek için kararlılar. Bundan dolayı, Kürdler ne şekilde ve ne pahasına olursa olsun haklarını elde edecekler................................ Dünya’da 41 ülke var ki, toprakları Kürdistan’ın %1’ne dahi ulaşmıyor. Nufüsları ise bir milyon insanı aşmıyor. Fakat onların bağımsız devletleri var ve uluslararası topluluk tarafından tanınıyorlar. Resmi olarak ta her tarafta temsilcileri var. Kürdler 20 milyondan fazla olmalarına rağmen, kendilerine has dilleri, kültürleri, gelenekleri olmasına rağmen, kendi atalarının toprakları üzerinede yaşamalarına rağmen devletsizler. Kürdistan’ın yüz ölçümü bir çok Avrupa ülkesinden daha büyüktür. Kürdistan’ın yeraltı ve yerüstü zenginlikleri sınırsızdır. Bu topraklar Kürd evlatlarının kanıyla sulanmıştır. Böyle bir halk, dünyanın diğer halkları gibi özgürce yaşama ve kendi kaderini tayin hakkına sahiptir” diyor.
Dr. Şirazi anılarının bir başka bölümünde ise Pêşewa Qazi Muhamed ile İhsan Nuri Paşa arasında yapılan görüşme üzerine duruyor.
Kürdistan Demokratik Cumhuriyeti(1946) kurulduktan sonra Pêşewa Qazi Muhamed başkanlığında bir Kürd delegasyonu 27 Haziran 1946 tarihinde Qewam Elseltene’nin başında bulunduğu İran hükümetiyle Kürdlerin hakları meselesini görüşmek için gidiyor.
Kürd delegasyonu Tahran’a vardıktan sonra Derbend hotelinin 5 numaralı odasına yerleşiyor.Pêşewa Qazi Muhamed, İhsan Nuri Paşa’yı görmek istediğini Dr. Şirazi’ye bildiriyor. Dr. Şirazi, Pêşewa’nın istemini İhsan Nuri Paşa’yı bildiriyor. Bir gün sonra sabah saat 9’da o dönemin iki büyük Kürd lideri bir araya geliyorlar.
Dr. Şirazi’nin verdiği bilgilere göre İhsan Nuri Paşa, Pêşewa Qazi Muhamed e hitaben: “Urmiye ve Miyanduwa şehirleri Kürd şehirleridir. Kısa bir süreye kadar Kürdler dışında bir kaç Ermeni hariç kimse o şehirlerde oturmuyordu. Qazi hazretleri sizden rıcam bir şeyler yapın biz hâlâ evimizi yapma ve oluşturma vazifesini yerine getirmemişiz. Başkalarına odaların başka renklere boyamalarına izin vermeyiniz. Hükümet işlerinde uygun ve cesur insanlardan yararlanın. Saqizli, Kirmanşahlı, Bokanlı, Qesri Şirinli ve Serdeştli olsunlar, Mahabadlı olmasınlar.... Kürdistan yalnızca Mahabad değil” diyor.
Dr. Yasin Serdeşti’nin İhsan Nuri Paşa’nın yaşamına dair Dr. Şirazi’nin Anılarından aktardıklarını özetleyerek Newroz Com okuyucularına aktarmak istedim. Aslında bu anılarda İhsan Nuri’ye ilişkin bir hayli bilgi var. İhsan Nuri’ye ilişkin başka anekdotlar var. Bunları biri de Türk Ordusu içinde İhsan Nuri ve arkadaşlarının örgütlemeye çalıştıkları bir isyan var.. İhsan Nuri, Ararat Hükümeti ve Xoybûn sürecine ilişkin araştırmalar için bu bilgiler gereklidir. Şimdilik bu kısa yazıyı noktalıyorum.
13 Eylul 2011
Saygılarımla
Aso Zagrosi
www.newroz.com