Mehmet Bayrak’ın iki kitabı daha yayımlandı. ‘Kürtlere Vurulan Kelepçe ŞARK ISLAHAT PLANI', araştırma, inceleme yapanların çok sözünü ettikleri, yararlandıkları bir belge. Kitapta, Şark Islahat Planı, hazırlanması, uygulanışı, dönemde cereyan eden öbür olgularla, olgusal ilişkilerle bütünleştirilerek veriliyor. Kitapta, 1925 de hazırlanan ve yaşama geçirilmeye gayret edilen planın iç ve dış gelişmeleri nasıl etkilediği de zengin olgularla, olgusal dayanaklarla dile getiriliyor.
Mehmet Hoca’nın bütün kitaplarında, kitabın sonunda, bir fotoğraf albümü yer alıyor. Kürtlere Vurulan Kelepçe Şark Islahat Planı kitabının sonunda da çok değerli bir albüm var. Kapak fotoğrafı ve sahife 243 deki fotoğraflar, Kürtlerin acılı tarihlerinin kısa bir özeti gibi. Bu fotoğraflar, bende, Orhan Kotan’ın, “Gururla Bakıyorum Dünyaya” kitabındaki “Halkların Kardeşliği Adına”, bilgi ve duygu dolu, eleştirilerle yüklü şiirini çağrıştırdı. Bu şiiri sık sık seslendiren Nedim Baran’ın sesi kulaklarımda çınlamaya başladı.
Mehmet Bayrak, kitaplara sadece fotoğraf koymuyor, bir de, fotoğrafların altına, dönemdeki ana ilişkileri belirten açıklamalar yapıyor. 243. sahifedeki, “14 Ağustos 1938’de, Dersim’in Halvori Köyü’nde, 217 kişi ölüme götürülürken” (resim 55), “Silahların gölgesinde akıbeti belirsiz bir yolculuğa çıkarılan Dersimliler” (resim 56) böyledir.
“Şark İstiklal Mahkemesi’nin, 1925 deki yargılamaları sonucu idama mahkum edilen, Kürtlerden bir grup infazdan önce” (s.240, resim 48) “ 1925 isyanı bastırıldıktan sonra idam sehpaları” (resim 49), “1925 Diyarbekir’deki idamlardan sahneler (Vakit, 27 Nsan 1925)” (Resim 50), “1925 de Diyarbekir’deki toplu idamlar” (resim 51) yine böyle fotoğraflar…
Şark Islahat Planı’yla, kelepçe sadece Kürtlere vurulmuyor. Bu, aynı zamanda Türkiye’ye de vurulmuş bir kelepçe oluyor. Fizikteki birleşik kaplar yasası, toplumsal ilişkilerde de aynen kendisini göstermektedir. “Kürtlere soluk aldırmayalım, baskıyı zulmü eksik etmeyelim…” anlayışının Türkleri de şu veya bu şekilde etkilemesi doğaldır. Toplumun, halkın bir kesimine vurulan kelepçenin, toplumun öteki kesimlerini de etkilemesi kaçınılmazdır. Türkiye’nin, Türk toplumunun ekonomik, politik ve toplumsal ilerlemesi kanımca, ilerlemeni düşünüldüğü, istenildiği gibi gerçekleşmemesi, Şark Islahat Planı’yla, Kürtlere Vurulan Kelepçe’yla yakından ilgilidir. Türkiye, Şark Islahat Planı’yla kendisine de kelepçe vurmuştur.
Birkaç defa askeri darbeyle yönetimden uzaklaştırılsa da resmi ideolojinin değerleriyle en iyi uyuşan siyasetçi Süleymen Demirel’dir. Bu niteliği dolayısıyle, kendisini yönetimden uzaklaştıran güçler tarafından tekrar göreve gelmesi sağlanmıştır. Resmi ideolojinin değerleriyle bütünleşmek bir yerde, Türkiye’nin önünü tıkamak demektir. Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel için de bu söylenir. Adalet ve Kalkınma Partisi hükümetinin bu ilişkilerin bilincine vardığı kanısındayım. Bu fark ediş, kendisinden önceki hükümetlere göre çok önemli bir farktır. İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın, Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın, AKP Genel Başkan Yardımcısı ve hükümet sözcüsü Bülent Arınç’ın tutumları, bu bakımdan, dikkate değerdir. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün tutumu da öyle. Bütün bunlardan dolayı Kürt açılımı, demokratik açılım, milli birlik projesi gelişmelerini ilgiyle izlemek gerekir. Bu konularla ilgili konuşmalar, tartışmalar kamuoyunda, basında dinamik bir şekilde sürmektedir. Bu bile başlıbaşına bir açılımdır zaten…
Mehmet Bayrak’ın ikinci kitabı, “Alevilik, Kürdoloji, Türkoloji Yazıları 1973-2009” başlığını taşıyor. Kitap, Mehmet Bayrak’ın, çeşitli gazetelerde ve dergilerde yayımlanmış yazılarını içermektedir. Mehmet Hoca’nın kitaplarının ÖZ-Ge Yayınları tarafından yayımlandığı biliniyor.
1960’ların ortalarından, sonlarından beri, Kürt toplumunda çok önemli bir dönüşüm yaşanıyor. Kürtlere, Kürtçe’ye, Kürdistan’a, Kürt toplumunun tarihsel ve toplumsal gelişmesine ilgi gün geçtikçe artıyor. Kürtler, artık, kendi tarihlerin kendileri yazıyor. Bu koşullarda, araştırma ve inceleme ihtiyacı, birincil kaynakları görme ve değerlendirme heyecanı, günden güne, kendini daha yoğun bir şekilde hissettiriyor. Gerilla mücadelesi sürecinde, araştırma-inceleme ihtiyacı hem yaygınlaştı, hem de derinleşti, yoğunlaştı. Bundan sonra, bu ihtiyacın kendisini daha çok duyuracağı kanısındayım. Bu konularla ilgili araştırmalar, incelemeler önümüzdeki dönemde ciddi bir artış gösterecektir.
Mücadele sürecinde, Şark Islahat Planı’yla Kürtlere Vurulan Kelepçe parçalanmış, özgürleşme süreci başlamıştır. Özgürleşen Kürtlerin geriye doğru bakması, geçmişte neler olup bittiğini anlamaya kavramaya çalışması doğaldır.
Araştırma-inceleme için ciddi bir arşivin gerekli olduğu açıktır. Bazı temel kaynaklara ulaşabilmek önemli olmalıdır. Bu konuda Mehmet Bayrak’ın kitaplarının önemli olduğunu düşünüyorum.
Kürtler ve Ulusal Demokratik Mücadeleleri/Gizli Belgeler, Araştırmalar, Notlar 1993, Açık-Gizli/Resmi-Gayrı resmi Kürdoloji Belgeleri I 1994, Açık-Gizli/Resmi-Gayrı resmi Kürdoloji Belgeleri II 2004 Mehmet Bayrak’ın çok değerli kitaplarıdır. Şark Islahat Planı hazırlandıktan sonra, önerileri yaşama geçirmek için pek çok rapor hazırlanmıştır. Örneğin Kürtler, neden asimile edilecektir, nasıl asimile edilecektir konularında pek çok rapor hazırlanmıştır. Bu raporlar doğal olarak gizlidir. Yalana dayalı bu raporların hazırlanmasında üniversitenin çok yardımı vardır. Yukarıda sözü edilen üç kitapta, bu raporlardan önemli bir kısmı verilmektedir. Bu bakımdan bu kitapların önemi büyüktür. Şark Islahat Planı, Kürtlere Vurulan Kelepçe başlıbaşına bir belgedir.
Alevilik ve Kürtler, 1997, Orta Çağ’dan Modern Çağ’a Alevilik, 2004, Kürt Müziği, Dansları, Şarkıları I, II, III, 2002, Geçmişten Günümüze Kürt Kadını 2000, Gravürlerle Kürtler, 2002, Osmanlı’da Kürt Kadını 2007, İç Toroslar’da Alevi Kürt Aşiretler 2006, Alevi Bektaşi Edebiyatında Ermeni Aşıkları, 2005, Red ve İnkardan Kabullenmeye Kürt Kimliği Mücadelesi, 1992, Kürt Sorunu ve Demokratik Çözüm, 1999 Kütler ve Alevilik ilişkisi, Kürt kadınının Kürt toplumundaki yeri, Ermeni-Kürt ilişkileri incelenmesi gereken konulardır. Bu kitaplarda bu konularla ilgili çok yararlı belgeler var.
Kürtler, Kürtçe, Kürdistan hakkında kitaplar, yazılar… 1960’larla günümüzü karşılaştırdığımız zaman, çok büyük bir farkın yaşandığı hemen görülmektedir. O zamanlar, değil Kürtlerle ilgili bir kitap, yazı olsun, gazetelerde Kürtlerle ilgili küçük bir haber bile yer almazdı. Bazı arkadaşlar, duygularını, özlemlerini, “… içinde Kürt sözcüğü geçen bir haber olsun da isterlerse bize sövsünler…” şeklinde ifade ederdi.
14 Temmuz 1958 de Irak’ta, krallığı deviren bir askeri darbe olmuştu. Bu darbeden sonra Mele Mustafa Barzani, 500 peşmerge ile, fakat 500’den çok fazla bir nüfus ile Sovyetler Birliği’nden Irak’a dönmüştü. Dönüş yolunda, Mısır Lideri Cemal Abdülnasır, Mele Mustafa Barzani’yi ve arkadaşlarını Kahire’ye davet etmiş, kendisiyle görüşmüştü. O günlerde Kahire radyosunda Kürtçe yayınlar da vardı. Cemal Abdülnasır-Barzani görüşmesi, Cumhuriyet Gazetesi’nde 5. sahifede, sayfanın dibinde, 5-6 satırlık çok küçük bir haber olarak yer almıştı. O yıllarda gazetelerin sahife sayısı azdı. Örneğin Cumhuriyet Gazetesi 6 sahife olarak çıkıyordu. Gazetedeki haber, haberden çok Abdülnasır’ı protesto erden bir içerik taşıyordu. Bazı Kürt öğrenciler, bu haberi kesip kitabının defterinin arasında saklamış. 17 Aralık 1959 daki 49’lar operasyonunda, bu operasyon sonunda yazılan iddianamede, bu gazete kesiğinden çok söz ediliyor. Bu kesikleri, öğrenciler arasındaki bağlantının bir delili sayılıyor. Öğrencileri de kapsayan bir örgüt olduğu, bu örgütün devleti milleti yıkma amacı taşıdığı, birçok öğrencide yakalanan bu gazete kesiklerinin de bunun delili olduğu iddia ediliyor…Aslında bu küçük gazete kesikleri, 1950’lerin sonlarında, Kürtlerle ilgili ender haberlerden biri oluyor. Öğrenciler onun için, bu kesikleri, defterlerinin, kitaplarının arasında saklamaya çalışıyorlar.
Mehmet Bayrak’ın, başka yayınları da var. Tevfik Fikret’le, Pir Sulatan Abdal’la, Köy Enstitüleri’yle, eşkiyalıkla, halk gülmecesiyle ilgili yayınları dikkate değer çalışmalardır. 1989-1991 yılları arasında yayımlanan Özgür Gelecek dergisi de önemli bir kaynaktır.
Bütün bunların dışında, Martin van Bruniessen’in, Robert Olson’un, Kadri Cemil Paşa’nın, Nuri Dersimi’nin, Celile Celil’in, Qanadê Kurdo’nun, Lazarev’in, daha pek çok kitabın Türkçe’ya kazandırılması da önemlidir. Bütün bunlar ÖZ-GE’yi çok değerli bir yayınevi yapmaktadır.
Dikkat edilirse Mehmet Bayrak hep ezilen toplum kesimleriyle ilgili araştırmalar, incelemeler yapmaktadır. Ezilenlerden yana taraftır. Ezilen halk olarak Kürtler, ezilen inanç olarak Aleviler, ezilen cinsiyet olarak kadınlar, ezilen sınıf olarak emekçiler, Mehmet Hoca’nın ana çalışma alanlarıdır. Bu konularda Mehmet Hoca’nın, kitapları yanında çeşitli gazete ve dergilerde yayımlanmış, söyleşileri, makaleleri de vardır.
Firaz Baran tarafından hazırlanan “Karanlığa Süzülen Işık, Mehmet Bayrak Belgesel Biyografi, 2008 “ kitabı da bütün bu konularda çok değerli bir kaynaktır…
Mehmet Hoca’ya selam olsun…
Kaynak: Kurdistan-Post